Genel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; ülkemizin kara, kıyı, sucul ve
deniz alanlarındaki ulusal ve uluslararası öneme sahip tabii değerlerin,
biyolojik çeşitliliğin ve peyzajın muhafazası ile koruma kullanma dengesi
gözetilerek sürdürülebilirliğine ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.
Kapsam
MADDE 2- (1) Bu Kanun; tabiat, biyolojik çeşitlilik ve peyzajın
muhafazası ile sürdürülebilir kullanımının sağlanmasına ilişkin iş ve
işlemleri kapsar.
(2) 17/2/2000 tarihli ve 4533 sayılı Gelibolu Yarımadası
Tarihi Milli Parkı Kanunu hükümleri ile 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı
Boğaziçi Kanunu hükümleri saklıdır.
(3) Çeşitli kanunlarla Tarım ve Köyişleri Bakanlığının
görev ve yetki alanına bırakılan tarımsal konular, bu Kanun kapsamı dışındadır.
Tanımlar
MADDE 3- (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Alan kılavuzu: Alan kılavuzluğu eğitimi sonrasında
sertifika ve kimlik almaya hak kazanmış kişiyi,
b) Bakanlık: Çevre ve Orman Bakanlığını,
c) Biyolojik çeşitlilik: Ekosistemleri, türleri, genleri
ve bunların birbiriyle olan etkileşimlerinin çeşitliliğini ve canlı
organizmalar arasındaki farklılaşmayı,
ç) Ekolojik etki değerlendirmesi: Tabiatı etkileyen
faaliyetlerin ekosistem üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesini,
d) Ekolojik etkilenme bölgesi: Tabii ekosistem ile
ilişkili ve sistemi destekleyen habitatların oluşturduğu bölgeyi,
e) Ekolojik koridor: Birbirinden kopuk habitatları birleştiren
sahaları,
f) Ekosistem: Tabiattaki canlı ve cansız varlıkların
aralarında karşılıklı ilişkiler kurarak oluşturdukları sistemleri,
g) Fauna: Bir bölgedeki hayvan türlerini,
ğ) Flora: Bir bölgedeki bitki türlerini,
h) Gen kaynağı: Mevcut veya potansiyel değer taşıyan
işlevsel kalıtım birimleri ihtiva eden bitki, hayvan, mikroorganizma veya başka
menşei olan her türlü materyali,
ı) Habitat: Canlıların tabii olarak yaşadığı alanları,
i) Koruma: Yaşama alanlarının, yabani flora ve fauna türleri
popülasyonlarının, elverişli bir statüde muhafazası veya iyileştirilmesi için
alınması gerekli tedbirleri,
j) Koruma alanı: Koruma amacını gerçekleştirmek için bu
Kanuna göre belirlenerek koruma altına alınan alanı,
k) Korunan alan: Bu Kanun uyarınca Bakanlar Kurulu veya Bakanlık tarafından
kara ve deniz sınırları belirtilip statü verilen koruma alanını,
l) Kuş koruma alanı: Ulusal veya küresel ölçekte nesli
tehlike altındaki kuş türlerinden en az bir türü, önemli sayıda kuşu veya alt
türlerinin popülasyondaki bireylerinin bir kısmını sürekli veya geçici olarak
barındıran ve tabiattaki kuş türlerinin nesillerini sürdürebilmesi için özel
önem taşıyan alanları,
m) Mutlak koruma bölgesi: Korunan alan sınırları ve tabii
habitatlar içinde bulunan ve bu alanların koruma altına alınmasını gerektiren
tabiat ve biyolojik çeşitlilik değerlerini barındıran alanları,
n) Özel koruma alanı: Hassas habitatlar ile nadir ve
tehdit altındaki türleri barındıran alanları,
o) Peyzaj: Karakteri, insan faktörü ve doğal faktörler ya
da bu faktörlerin etkileşimi sonucu oluşan belirli kalite göstergeleri ve
çeşitlilik sınıflamalarıyla ifade edilebilen alanları,
ö) Relikt: Jeolojik dönemlerde paleoklimatik koşullara
bağlı olarak geniş bir yayılış alanına sahipken dünyanın geçirdiği jeolojik devirler
nedeniyle alanları giderek daralmış ve sınırlı bir alanda kalmış türleri ve
habitatları,
p) Sulak alan: Tabii veya suni, devamlı veya geçici,
durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gelgit hareketlerinin
çekilme devresinde altı metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan, başta su
kuşları olmak üzere canlıların yaşama ortamı olarak önem taşıyan bütün sular
ile bataklık, sazlık, turbiyerler ve bu alanların kıyı kenar çizgisinden
itibaren kara tarafına doğru ekolojik etki altında kalan yerleri,
r) Sınırlı kullanım bölgesi: Korunan alanın coğrafi
durumu, topoğrafik özellikleri ve arazinin mevcut kullanım durumuna göre
ekosistemleri muhafaza amacıyla ayrılan bölgeyi,
s) Tabiatı koruma ağı: Koruma alanları ve korunan
alanların birbirleri ile ekolojik etkileşiminin sonucu oluşan ağı,
ş) Tabii değer: Sosyal yaşama konu olmamış jeolojik
oluşumları,
t) Tür: Ortak bir soydan gelen ve tabii şartlarda kendi
aralarında çiftleşebilen veya döllenebilen, üreme kabiliyetine sahip, verimli
döller verebilen ve morfolojik olarak benzer organizmalar grubunu,
u) Tür ve habitat koruma eylem planı: Tür ve habitatların
korunması için hazırlanarak onaylanan planı,
ü) Uzun devreli gelişme planı: Korunan alanların kaynak
değerlerinin korunması ile arazi kullanımı ve yönetimi için hazırlanarak
onaylanan planları,
v) Yabancı tür: Tabii yayılış alanlarından yeni
ekosistemlere çeşitli etkiler neticesinde taşınan türleri,
ifade eder.
İlkeler
MADDE 4- (1) Tabiat, biyolojik çeşitlilik ve peyzaj değerlerinin
muhafazası ile sürdürülebilir kullanımının sağlanmasına ilişkin genel ilkeler
şunlardır:
a) Korunan alanlarda koruma ve kullanım kararlarının uzun
devreli gelişme planları veya her tür ve ölçekteki planlar ile belirlenmesi
esastır.
b) Bir alana ulusal düzeyde birden fazla korunan alan
statüsü verilmemesi esastır.
c) Koruma alanlarına etkisi olabileceği Bakanlıkça
belirlenen faaliyetler için ekolojik etki değerlendirmesi yapılması mecburidir.
ç) Tabiat ve biyolojik çeşitliliğin yönetiminin karar
alma sürecinde şeffaflık ile yeterli düzeyde katılım sağlanması esastır.
d) Sektörel ve bölgesel ekonomik ve sosyal kalkınma plan,
program ve faaliyetlerinde tabiat ve biyolojik çeşitliliğin korunması hususları
göz önüne alınır.
e) Korunan alanlarda gerekli görülen hallerde ekosistem iyileştirilmesi
esastır.
f) Tabii yaşama alanlarında; peyzajın, biyolojik
çeşitliliğin ve ekosistemlerin korunması, devamlılıklarının sağlanması,
iyileştirilmesi ve bu alanlardaki bitki ve hayvan türlerinin muhafazası
esastır.
g) Korunan alanlarda koruma altına alınan türlerin
toplanması, taşınması, bulundurulması ve ülke dışına çıkarılmasında Bakanlıkça
belirlenen esaslara uyulur.
ğ) Korunan alanlarda yerinde koruma ve yönetimin
sağlanması için gerektiğinde işbirliği ve yetki devri yapılabilir.
h) Kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzelkişiler
tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin korunması için alınacak tedbirlere ve
belirlenen esaslara uymakla yükümlüdür.
Tabiatı koruma ağı
MADDE 5- (1) Bakanlık; canlı ve cansız tabii varlıkların ve tabii
bitki ve hayvan türlerinin belli popülasyonlarının, yaşama alanlarının ve
yaşama birliklerinin sürekli olarak güvenliğini sağlamak ve karşılıklı ekolojik
etkileşimlerini iyileştirmek, korumak ve geliştirmek amacıyla tabiatı koruma
ağı oluşturur.
(2) Tabiatı koruma ağına dahil edilecek alanlar ülke
düzeyinde temsiliyet esasına göre ve korunan alanlar arasındaki tabii
etkileşime ve geçişe imkân sağlayacak şekilde belirlenir.
(3) Tabiatı koruma ağı; korunan alanları, türlerin yaşama
alanlarını, mutlak koruma bölgelerini, sınırlı kullanım bölgelerini ve ekolojik
koridorları kapsar. Tabiatı koruma ağında koruma amacına uygun tedbirler
alınır.
(4) Tabiatı koruma ağlarında ekolojik uygunluğun
geliştirilmesi bakımından, yabani fauna ve flora ile bunların göçleri ve
genetik etkileşimleri için büyük önem arz eden arazi özellikleri ve bunlar
arasındaki ilişkiler dikkate alınır.
(5) Tabiatı koruma ağına dâhil edilen alanlar; koruma amaçlı sözleşmeler, tahsis,
kamulaştırma ve takas yapılması, intifa hakkı veya irtifak hakkı tesis edilmesi
ya da diğer tedbirler alınması suretiyle teminat altına alınır.
İKİNCİ BÖLÜM
Kurullar ve Bilim Heyeti
Ulusal Biyolojik Çeşitlilik
Kurulu
MADDE 6- (1) Bu Kanun kapsamına giren konularda genel
istişarenin sağlanmasını, tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin korunmasını ve
bilimsel esaslara göre yürütülmesini sağlamak amacıyla gerekli kararları almak
üzere Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulu kurulmuştur.
(2) Kurul; Bakanlık Müsteşarının veya
görevlendireceği Müsteşar Yardımcısının başkanlığında, Doğa Koruma ve Milli
Parklar Genel Müdürü, Çevre Yönetimi Genel Müdürü, Ağaçlandırma ve Erozyon
Kontrolü Genel Müdürü, Orman Genel Müdürü, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanı,
Devlet Su İşleri Genel Müdürü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol
Genel Müdürü, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürü, Tarımsal Üretim ve Geliştirme
Genel Müdürü, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel
Müdürü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürü, Enerji
İşleri Genel Müdürü, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve
Uygulama Genel Müdürü veya bunların görevlendireceği yardımcıları ile çevre
ekolojisi ve biyolojik çeşitlilikle ilgili dört akademik temsilci, doğa
koruma alanında faaliyet gösteren Bakanlıkça belirlenecek sivil toplum
kuruluşlarından iki temsilci olmak üzere toplam yirmi kişiden oluşur.
(3) Kurul salt çoğunlukla toplanır. Kararlar toplantıya
katılan üyelerin salt çoğunluğuyla alınır. Oylamada eşitlik halinde Kurul
başkanının oyu yönünde karar alınmış sayılır.
(4) Kurul üyelerine,
ayda dört toplantıyı geçmemek üzere katıldıkları her toplantı için
uhdesinde kamu görevi bulunanlara (1.500), uhdesinde kamu görevi bulunmayanlara
(2.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak
tutarda huzur hakkı ödenir.
(5) Toplantı mahali dışından gelen Kurul üyelerine, ayrıca 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı
Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca harcırah ödenir.
(6) Kurulun teşkili ile çalışma usul ve esasları
yönetmelikle düzenlenir.
Mahalli biyolojik çeşitlilik
kurulları
MADDE 7- (1) Bu Kanun kapsamına giren konularda Ulusal Biyolojik
Çeşitlilik Kuruluna gerekli mahalli çalışmaları yapmak ve uzun devreli gelişme
planının hazırlanmasına ve uygulanmasına katkıda bulunmak üzere mahalli
biyolojik çeşitlilik kurulları oluşturulur.
(2) Mahalli biyolojik çeşitlilik kurulları, valinin
görevlendireceği vali yardımcısının başkanlığında, Ulusal Biyolojik Çeşitlilik
Kurulunun üyesi kurumların ildeki en üst düzey temsilcisi ile ilgili
Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu müdürü, alanın bulunduğu ilçenin
kaymakamı, korunan alan şayet belediye sınırları içerisinde ise belediye
başkanı veya yardımcısı ve korunan alanın bulunduğu yerdeki ziraat odası
başkanı, varsa su ürünleri kooperatiflerinden veya 29/6/2004 tarihli ve 5200
sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu çerçevesinde kurulan su ürünleri
birliklerinden bir, avcılık ve atıcılık derneklerinden bir, yerel üniversitenin
biyoloji, orman ve ziraat bilim dallarından, aynı daldan olmamak şartıyla üç,
yerel sivil toplum kuruluşlarından bir temsilcinin katılımı ile oluşur.
(3) Bu kurullar salt çoğunlukla toplanır ve kararlarını
toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğuyla alır. Oylamada eşitlik halinde
Kurul başkanının oyu yönünde karar alınmış sayılır.
(4) Kurul üyelerine,
ayda dört toplantıyı geçmemek üzere katıldıkları her toplantı için
uhdesinde kamu görevi bulunanlara (1.500),
uhdesinde kamu görevi bulunmayanlara (2.000) gösterge rakamının memur aylık
katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda huzur hakkı ödenir.
(5) Toplantı mahali dışından gelen kurul üyelerine,
ayrıca Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca harcırah ödenir.
(6) Mahalli biyolojik çeşitlilik kurullarının teşkili ile
çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.
Tabiatı Koruma Bilim Heyeti
MADDE 8- (1) Bakanlığın tabiatı koruma politikasını oluşturmak
ve stratejik planlarında önerilen hedeflere ulaşmasına yardımcı olmak üzere,
yapılacak bilimsel çalışmaları belirlemek, yönlendirmek ve izlemek amacıyla
Bakanlığın koordinatörlüğünde, danışma organı niteliğinde Tabiatı Koruma Bilim
Heyeti kurulur.
(2) Bilim Heyeti; orman, biyoloji, ekoloji, ziraat,
veterinerlik, su ürünleri veya balıkçılık, hidroloji, peyzaj mimarlığı ve
jeomorfoloji ile ilgili konularda en az doktora derecesine sahip biyolojik
çeşitlilik uzman listesinden seçilen altı üye ile Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu temsilcisi olmak üzere yedi kişiden oluşur.
(3) Bilim Heyeti üyelerine ayda dört toplantıyı geçmemek
üzere katıldıkları her toplantı için uhdesinde kamu görevi bulunanlara (1.500),
uhdesinde kamu görevi bulunmayanlara (2.000) gösterge rakamının memur aylık
katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda huzur hakkı ödenir.
(4) Toplantı mahali dışından gelen Bilim Heyeti
üyelerine, ayrıca Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca harcırah ödenir.
(5) Bilim Heyetinin teşkili ile çalışma usul ve esasları
yönetmelikle düzenlenir.
İKİNCİ KISIM
Korunan Alanlar
BİRİNCİ BÖLÜM
Korunan Alan Statülerinin Belirlenmesi ve
Planlanması
Korunan alan statüleri
MADDE 9- (1) Korunan alan statüleri şunlardır:
a) Gen koruma alanı: Gen kaynaklarının yerinde korunması amacıyla hedef türlerin genetik çeşitliliğini ve sürekliliğini
sağlamak üzere belirlenen ve bu amaçla korunan ve yönetilen alanlardır.
b) Habitat ve tür koruma alanı: Belli bitki veya
hayvan türleri ile nadir ve nesli tehlike altında olan türler ve bunların
habitatlarının sürekliliğini sağlamak üzere koruma altına alınan ve yönetilen
kara, kıyı, sucul veya deniz alanlarıdır.
c) Milli park: Bilimsel ve estetik bakımdan, milli veya milletlerarası
düzeyde ender bulunan tabii değerlerden en az bir veya daha fazla ekosistemin
tamamını kapsayacak büyüklükte olan özellikli kaynak değerlerinin korunduğu ve
yönetildiği kara, kıyı, sucul ve deniz
alanlarıdır.
ç) Özel çevre koruma bölgesi: Bu Kanunla belirlenen
koruma statülerinin herhangi birinin özelliklerini taşımakla beraber, ulusal ve
uluslararası önemi haiz olup aynı zamanda tarım, turizm, şehirleşme ve sanayi
baskısı altında bozulma ve yok olma tehlikesi altındaki ekolojik açıdan hassas
alanlardır.
d) Özel korunan alan: Biyolojik çeşitlilik açısından
yüksek, ulusal, bölgesel veya uluslararası düzeyde ekolojik öneme sahip,
öncelikli habitatların en iyi numunelerini ihtiva eden, düzenli olarak
tehdit altındaki ve nesli tehlike altındaki, nadir, hassas, yoğunlaşan, dar
yayılışlı ve endemik türlerin ulusal veya uluslararası düzeyde önemli bir
popülasyonunu barındıran, insan ve tabiat arasındaki etkileşim neticesinde
ekolojik değerler ile ulusal, bölgesel ve uluslararası biyolojik çeşitlilik
değerleri ortaya çıkmış olan kara, kıyı, sucul ve deniz alanlarıdır.
e) Peyzaj koruma alanı: İnsan ve tabiat arasındaki
etkileşimin sonucu olarak ortaya çıkan ve zaman içinde önemli estetik,
ekolojik, görsel, rekreasyonel, kültürel değerler ile geleneksel hayat
biçiminin devamlılığı açısından ayırt edici bir nitelik taşıyan ve bu sebeple
korunması gereken kara, kıyı, sucul veya deniz alanlarıdır.
f) Sulak alan bölgesi: Sulak alan ekosistemlerinin
korunması amacıyla ayrılan tatlı ve tuzlu su bataklıkları, sulak çayırlar,
sazlıklar ve turbalıklar gibi habitatların oluşturduğu kara, kıyı, sucul ve
deniz alanlarıdır.
g) Tabiat alanı: Flora ve fauna zenginliğine ve manzara
bütünlüğüne sahip kara, kıyı, sucul ve
deniz alanlarıdır.
ğ) Tabiat anıtı: Tabii olarak oluşan, nadir, estetik,
sıra dışı veya benzersiz oluşumlar ile bitki türlerinin nadir veya temsili
numunelerini ihtiva eden ve bilimsel değeri olan tabiat parçalarıdır.
h) Tabiatı koruma alanı: Nadir, sıra dışı, tehlikeye
maruz ve kaybolmaya yüz tutmuş ve temsiliyet özelliği olan ekosistemler ile
türlerin veya tabii olayların meydana getirdiği seçkin örnekleri ihtiva eden,
mutlak korunması gerekli olup sadece bilim, eğitim ve tabiatı izleme amacıyla
koruma altına alınan ve yönetilen kara, kıyı, sucul ve deniz alanlarıdır.
ı) Tabiat parkı: Bulunduğu bölgenin bitki ve hayvan
varlığı ile mağaralar, mağara yerleşmeleri ve kraterler gibi tabiat
özelliklerini temsil eden, türlerin tabii yaşama alanında veya tabii yaşama
alanı dışında koruma tedbirlerinin uygulanabildiği, rekreasyonel kullanım
hizmetleri ile halkın dinlenme ve eğlenmesine imkân sağlayan alanlardır.
i) Yaban hayatı geliştirme sahası: Av ve yaban
hayvanlarının ve yaban hayatının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının
yerleştirildiği, yaşama ortamını iyileştirici tedbirlerin alındığı ve
gerektiğinde özel avlanma plânı çerçevesinde avlanmanın yapılabildiği
sahalardır.
j) Yaban hayatı koruma sahası: Yaban hayatı değerlerine
sahip, korunması gerekli yaşama ortamlarının bitki veya hayvan türleri ile birlikte
mutlak olarak korunduğu ve devamlılığının sağlandığı kara, kıyı, sucul ve deniz
alanlarıdır.
(2) Bir alanın korunan alan niteliğine sahip olup
olmadığı Bakanlıkça incelenir. Korunan alan niteliği taşıdığına karar verilen
alanlardan orman rejimine tabi olanlar sınırları belirlenerek Bakanlıkça, diğer
alanlar ise Bakanlar Kurulu tarafından korunan alan olarak belirlenir.
(3) Uzun devreli gelişme planları da dâhil olmak üzere
korunan alanlara ait her tür ve ölçekteki planlar Bakanlıkça yapılır, yaptırılır
ve onaylanır. Bu alanlarda sit alanı bulunması halinde sadece sit alanlarıyla
sınırlı kalmak kaydıyla ilgili Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun uygun
görüşü alınır.
(4) Korunan alanların planlama çalışmalarında ilgili
tarafların katılımı sağlanır ve görüşleri alınır.
(5) Çevre düzeni planlarında bu Kanunun amaç ve
ilkelerini gerçekleştirmek üzere hazırlanan koruma amaçlı planlar esas alınır.
Mevcut çevre düzeni planlarında ise gerekli değişiklikler yapılır.
Korunan alanların
bölgelenmesi
MADDE 10- (1) Korunan alanlar, planlar ile mutlak koruma bölgesi,
ekolojik etkilenme bölgesi ve sınırlı kullanım bölgesi olarak bölgelere
ayrılabilir.
İKİNCİ BÖLÜM
Korunan Alanlarla İlgili Genel Düzenlemeler
Kamulaştırma ve takas
MADDE 11- (1) Korunan alan sınırları içinde kalan yerlerdeki
gerçek ve tüzelkişilere ait taşınmazlar, gerekli görüldüğünde, ilgili mevzuata
göre Bakanlıkça kamulaştırılır. Bu amaç için Bakanlık bütçesine gerekli ödenek
konulur.
(2) Bu Kanun uyarınca onaylanan planlarla kesin kullanma
yasağı getirilen korunan alanlarda bulunan gerçek ve tüzelkişilerin
mülkiyetindeki taşınmazlar, malikinin başvurusu üzerine Hazineye, belediyelere
ve il özel idarelerine ait taşınmazlarla tarafların rızası ile takas
edilebilir.
Tahsis
MADDE 12- (1) Bu Kanun amaçları doğrultusunda kullanılmak üzere
Hazinenin mülkiyetindeki taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki
yerler 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu hükümlerine uygun olarak
Bakanlığın talebi üzerine Maliye Bakanlığınca, orman sayılan alanlar ise Orman
Genel Müdürlüğünce Bakanlığa tahsis edilebilir. Tahsis edilen bu alanların bu
Kanun hükümlerine göre değerlendirilmesi ve işlem tesis edilmesi yetkisi
Bakanlığa aittir.
Korunan alanların güvenliği
ve alan kılavuzları
MADDE 13- (1) Bakanlık, korunan alanların kontrol ve korunmasını
gerekli görülen hallerde, 10/6/2004 tarihli ve 5188 sayılı Özel Güvenlik
Hizmetlerine Dair Kanun hükümlerine göre özel güvenlik görevlileri marifetiyle
sağlar. 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile
10/3/1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu
hükümleri saklıdır.
(2) Bu
Kanun kapsamına giren alanların kaynak değerlerinin korunarak kullanılması
amacıyla uzun devreli gelişme planlarına uygun olarak yapılan ziyaretçi yönetim
plânlarının etkin bir şekilde uygulanması ve korunan alanlara gelen
ziyaretçilerin doğru bilgilendirilmesi bakımından ve korunan alan yönetiminden
olumsuz etkilenen yöre insanının kayıplarının en aza indirilmesine imkân sağlanmak
üzere, korunan alan sınırları dâhilinde veya bitişiğinde yaşayan, bu alanlardan
ihtiyacın karşılanamaması halinde yakın çevrede yaşayan insanların alan
kılavuzu olarak yetiştirilmeleri konusunda Bakanlık ilgili kurum ve
kuruluşlarla işbirliği içerisinde gerekli çalışmaları yapar.
(3) Alan kılavuzu hizmeti verilen korunan alanlarda
asgari oniki kişiden oluşan gruplar için acente veya organizatörler tarafından
alan kılavuzu alınması zorunludur.
(4) Eğitime alınacak alan kılavuzu
adaylarının seçimi, eğitimleri, eğitim sonunda başarılı olanların
görevlendirilmeleri ve çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle
belirlenir.
Yöre halkının hakları
MADDE 14- (1) Korunan alanlarda geleneksel olarak üretilen
ürünlerin geliştirilmesine, üretilmesine, belgelendirilmesine, mahalinde
pazarlanmasına ve satışına öncelik verilir. Bakanlık bu konuda gerekli
tedbirleri alır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İzinler
Korunan alanlarda verilecek
izinler, tesis edilecek intifa ve irtifak hakları
MADDE 15- (1) Korunan alanlarda, uzun devreli gelişme planına uygun
olarak bu Kanuna göre verilecek her türlü izinde Bakanlık görevli ve
yetkilidir. İzne ilişkin uygulamalar bu Kanun hükümlerine göre Bakanlıkça
denetlenir. Bu alanlarda koruma ve yönetim amacına aykırı olmayan mevcut izin
ve kullanımlar, uzun devreli gelişme planı yapımı sırasında dikkate alınır.
(2) Tabiatı koruma alanları, yaban hayatı koruma sahaları,
gen koruma alanlarında ve korunan alanların mutlak koruma bölgelerinde hiçbir
kullanıma izin verilemez, intifa ve irtifak hakkı tesis edilemez. Ancak, bu
alanlarda ülke düzeyinde, üstün kamu yararı ve stratejik kullanımı gerektiren
kullanma izni, intifa ve irtifak hakkı Bakanlar Kurulu kararı ile verilebilir.
(3) Birinci ve ikinci fıkralara göre verilebilecek izne
dayanarak gerçek ve tüzelkişiler lehine tesis edilecek intifa veya irtifak
hakkı süresi yirmidokuz yılı geçemez. Ancak, Bakanlığın uygun görmesi halinde
bu süre kırkdokuz yıla kadar uzatılabilir. Hazinenin özel mülkiyetindeki
taşınmazlarla ilgili olarak Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınır.
(4) İzin, intifa veya irtifak hakkı süresi sonunda,
alanda yer alan yapılar ve tesisler eksiksiz ve bedelsiz olarak sağlam ve işler
durumda Hazineye devredilir.
(5) Bu Kanun uyarınca verilen izinler, intifa veya
irtifak hakları Bakanlığın izni olmaksızın üçüncü şahıslara devredilemez.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Türlerin ve Tabii Yaşama Alanlarının
Korunması
BİRİNCİ BÖLÜM
Koruma ve Ekolojik Etki Değerlendirmesi
Türlerin ve tabii yaşama
alanlarının korunması ve ekolojik etki değerlendirmesi
MADDE 16- (1) Korunması gereken yabani bitki ve hayvan türleri
ile yaşama ortamlarını korumak, planlamak, yönetmek, geliştirmek ve izlemek
için Bakanlıkça gerekli tedbirler alınır, gerektiğinde ilgili kurum ve
kuruluşlarla işbirliği yapılır.
(2) Korunması gereken yabani bitki ve hayvan türleri ile
yaşama ortamları ile ilgili plan, proje ve faaliyetlerin muhtemel etkileri için
ekolojik etki değerlendirmesi yaptırılır. Bu tür ve habitatları tahrip eden
faaliyetlere izin verilmez. Ancak, üstün kamu yararı bulunması halinde tahrip
unsurlarını en aza indirecek tedbirlerin alınması şartıyla Bakanlıkça izin
verilebilir. Bu durumda Bakanlık biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkiyi telafi
edici tedbirleri alır veya aldırır.
Özel olarak korunan yabani
bitki ve hayvan türleri ve yaşama alanları
MADDE 17- (1) Nesli tehlike altında, nadir, dar yayılışlı, dar
yayılışlı endemik, relikt, tehdit altında, hassas ve gösterge türler tabii
yaşama alanlarında özel olarak korunur. Bu türlerin yaşadığı alanların
korunmasına öncelik verilir. Göçmen türlerin ülke sınırları içinde bulunan göç
yolları, konaklama, geceleme, kışlama, tüy dökme, üreme ve kuluçkaya yatma
yerleri her türlü tahribe karşı koruma altına alınır.
(2) Özel korunması gereken yabani bitki ve hayvan türlerine
ilişkin liste Bakanlıkça belirlenir.
(3) Korunan alanlarda endüstriyel kullanıma konu edilecek
yabani bitki ve hayvan türlerinin tabii ortamlarından toplanması, kullanılması
ve elverişli bir konumda muhafaza edilmeleri için gerekli tedbirler Bakanlıkça alınır
veya aldırılır.
İKİNCİ BÖLÜM
Yerinde Koruma, Yabancı ve Yeniden
Yerleştirilen Türler ile Alan Dışında Koruma
Yabancı tür girişinin
önlenmesi
MADDE 18- (1) Bakanlık, bitki ve hayvan türleri ile genetik
kaynakların yerinde korunmaları için yabancı tür girişini önlemek amacıyla
aşağıdaki tedbirleri alır veya aldırır.
a) Ağaçlandırma ve erozyon kontrolü çalışmalarının
gayesine uygun olarak tabii türlere ve bu türlerin meyveli olanlarına öncelik
verilir.
b) Korunan alanlar ile koruma alanlarında, yabancı ve
yayılımcı türlerin girişinin engellenmesi için gerekli tedbirler alınır, bu
türlerin yayılışları kontrol altına alınır veya bu türler yok edilir. Bunların
dışında kalan alanlardaki yabancı ve yayılımcı türlerin alana girişine Ulusal
Biyolojik Çeşitlilik Kurulunca karar verilir.
c) Bakanlıkça alınacak diğer tedbirler.
Yerleştirme
MADDE 19- (1) Tabii yaşama ortamında yok olan türler, tabii yaşama
ortamına yeniden yerleştirilebilir.
(2) Yabani hayvan ve korunan bitki türlerinin habitatları
dışında çoğaltılması, üretilmesi veya yerleştirilmesine Bakanlıkça karar
verilir.
Alan dışında koruma
MADDE 20- (1) Yaşama alanı dışında koruma; hayvan türlerinin
hayvanat bahçeleri, kurtarma ve rehabilitasyon merkezleri ile akvaryumlarda;
bitki türlerinin botanik bahçeleri, tabiat parkları, arboretum, herbaryum,
tabiat müzeleri ve benzeri yerlerde kontrol altında büyütülmesi, çoğaltılması
ve gen bankalarında saklanması yoluyla gerçekleştirilebilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Ortak Hükümler
Tür ve habitat koruma eylem
planı
MADDE 21- (1) Tür ve habitat koruma eylem planları ilgili kurum ve
kuruluşlarla birlikte Bakanlıkça hazırlanır veya hazırlattırılır. Tür ve
habitat koruma eylem planları Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulunun görüşü
alınmak suretiyle Bakanlıkça onaylanır. Eylem planlarında yer alan faaliyetler
ilgili kurumlarca yerine getirilir. Uygulama Bakanlıkça takip edilir.
(2) Tür ve habitat koruma eylem planlarının hazırlanması
ve uygulanmasına ilişkin esas ve usuller Bakanlıkça belirlenir.
Ekosistem iyileştirilmesi
MADDE 22- (1) Tahrip olan ve bozulmuş ekosistemlerin
iyileştirilmesi için gerekli tedbirler ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte
Bakanlıkça alınır.
(2) Ekosistemde, ekolojik etki değerlendirme raporunda
verilen taahhütlere uymayanların faaliyeti Bakanlıkça durdurulur.
(3) Tabii durumuna uygun hale getirilemeyen alanlar buna
en yakın bir yaşama alanına dönüştürülür.
Araştırma izinleri
MADDE 23- (1) Biyolojik çeşitlilikle alakalı gözlem, araştırma ve
izlemeye yönelik faaliyetler Bakanlığın iznine tabidir. Bu bilimsel
araştırmalar gerekli görülmesi halinde Bakanlık tarafından desteklenir.
Hayvan türleri hakkında
yasak fiiller ve kullanılması yasak araçlar
MADDE 24- (1) Bakanlıkça belirlenen özel olarak korunan yabani
hayvan türleri veya parçaları ile göçmen türler üzerinde izinsiz olarak
aşağıdaki fiiller yapılamaz:
a) Yakalanması, yaralanması, öldürülmesi, ölülerinin
satın alınması, satılması veya öldürüldükleri mıntıka dışına çıkarılması; tabii
ortamından uzaklaştırılması, yaşam döngülerinin kesintiye uğratılması,
yuvalama, üreme, dinlenme veya beslenme alanlarının tahrip edilmesi.
b) Gebelik, üreme, yavru bakımı, tüy değiştirme, kışlama
ve göç dönemlerinde avlanması ve kasten rahatsız edilmesi.
c) Terk edilmiş olsa dahi bu türlerin kasten yumurta veya
yavrularının toplanması, yuvalarının tahribi veya götürülmesi.
ç) Üreme, göç ve kışlama dönemlerinde biyolojik
döngülerini engelleyecek faaliyetlerin yapılması.
d) Ölü olsa dahi bilerek sahiplenilmesi, alıkonulması ve
işlenmesi.
e) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce mevzuata uygun
olarak elde edilenler hariç olmak üzere, bulundurulması, satılması, satın
alınması, satışa sunulması veya talep edilmesi, satış için saklanması veya
taşınması.
f) Her ne suretle olursa olsun yakalanması, gösteri
amaçlı kullanılması ve sergilenmesi.
(2) Herhangi bir hayvan türünün yok olmasına veya ciddi
tahribine sebep olabilecek tüm öldürme araçları hiçbir surette kullanılamaz.
(3) Birinci fıkrada sayılan yasaklar, mevzuata uygun
olarak öldürülmüş, yakalanmış veya elde edilmiş olanlar hariç, bütün yabani kuş
türleri için geçerlidir.
(4) Bakanlıkça verilecek bilimsel izinler ile tür ve
habitat koruma eylem planlarına uygun faaliyet izinleri yukarıda sayılan
yasakların kapsamı dışındadır.
Bitki türleri ile ilgili
yasak fiiller
MADDE 25- (1) Bakanlıkça belirlenen özel olarak koruma altındaki
yabani bitki türlerinin veya parçalarının üzerinde izinsiz olarak aşağıdaki
fiiller yapılamaz:
a) Kasten kesilmesi, toplanması, köklerinin açığa
çıkarılması, sökülmesi, kazılması, zarar verilmesi, tahribi, kısımlarının ve
morfolojik yapılarının bozulması.
b) Yaşama alanlarının tahrip edilmesi.
c) Sahiplenilmesi, bulundurulması ve işlenmesi.
ç) Satılması, satın alınması, satış için saklanması veya
taşınması.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Veri Toplama, İzleme, Destekler, Mali
Hükümler ve Yaptırımlar
BİRİNCİ BÖLÜM
Veri Toplama ve İzleme
Veri toplama ve izleme
MADDE 26- (1) Biyolojik çeşitlilikle ilgili her türlü veri
envanteri Bakanlıkça oluşturulur. Toplanan veriler ülke düzeyinde bir biyolojik
çeşitlilik izleme ve değerlendirme sistemi veri tabanında depolanır, ihtiyaç
durumuna göre raporlanır.
(2) Bakanlık, biyolojik çeşitlilik unsurlarının
izlenmesini yapar veya yaptırır.
İKİNCİ BÖLÜM
Destekler ve Mali Hükümler
Destekler
MADDE 27- (1) Bakanlık, tabiat ve biyolojik çeşitliliğin korunması,
sürdürülebilir kullanımı ile ekosistemlerin iyileştirilmesine yönelik
projelerin, bilimsel ve teknik eğitim programlarının uygulanmasını ve
geliştirilmesini öngören faaliyetler ile yatırımları teşvik etmek üzere kamu
kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzelkişiler ile işbirliği yapar. Ayrıca, bu
faaliyetlere yönelik karşılıklı veya karşılıksız destek sağlayabilir.
Sağlanacak desteğin kapsamı, şartları, miktarı ve benzeri hususlara ilişkin
usul ve esaslar Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenir.
Gelirler
MADDE 28- (1) Biyolojik çeşitlilik koruma gelir kaynakları
şunlardır:
a) Bu Kanun kapsamında Bakanlıkça izin verilen alanlarda,
her türlü faydalanma, işletme, giriş ücretleri, kira, kullanım izni bedelleri,
alan kılavuzluğu hizmetleri, intifa ve irtifak haklarından doğan gelirler, her
türlü yayın gelirleri ve benzeri gelirler.
b) Kamu kurum ve kuruluşları hariç olmak üzere korunan
alanlardaki izin haklarına dayanılarak yapılacak her türlü tesislerden proje
bedeli tutarının %3’ü oranında tahsil olunacak bedeller.
c) Bu Kanun kapsamındaki hususlara ilişkin telif, patent,
belge, lisans ve marka tescilinden sağlanan gelirler.
(2) Bu Kanun kapsamında elde edilen gelirlerden Bakanlık
döner sermaye faaliyeti ile ilgili olanlar Bakanlık bünyesindeki döner sermaye
işletmelerinin bütçelerine gelir olarak kaydedilir ve bu gelirler öncelikli
olarak bu Kanun kapsamındaki faaliyetlerin yürütülmesinde kullanılır. Diğer
gelirler genel bütçeye gelir kaydedilir.
(3) Bu Kanun kapsamında yapılacak faaliyetlerin
gerektirdiği giderler Bakanlık bütçesi veya Bakanlık döner sermaye bütçesinden
yapılır.
Fayda paylaşımı
MADDE 29- (1) Bu Kanun
kapsamında öngörülen faaliyetlerin yerine getirilmesi ile korumadan kaynaklanan
zararların karşılanması için, köylere hizmet götürme birliklerine veya köylerde
köy tüzelkişiliklerine kaynak
aktarılır. Bu meblağın kullanılmasında koruma faaliyetlerinden kaynaklanan
zararların karşılanmasına öncelik verilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İdari Yaptırımlar
İdari yaptırımlar
MADDE 30- (1) Uzun devreli gelişme planlarına veya tür ve habitat
koruma ve eylem planlarına aykırı hareket edenler ile tabiatın ve biyolojik
çeşitliliğin tahribine sebep olan gerçek kişiler hakkında fiilin ağırlığına
göre bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para cezası
uygulanır. Uzun devreli gelişme planına aykırı hareketin tür ve habitat
tahribine yol açması halinde bu ceza beş katı olarak uygulanır. Bu türlerin
nesli tehdit veya tehlike altında olması halinde cezanın üst sınırı uygulanır.
(2) Bu Kanunda belirtilen izne bağlı faaliyetleri izinsiz
yapan gerçek kişiler bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para
cezası ile cezalandırılır.
(3) Türlerin yakalanmasında Bakanlıkça yasaklanan alet ve
usullerin kullanılması halinde beşyüz Türk Lirasından binbeşyüz Türk Lirasına
kadar idari para cezası verilir.
(4) Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarındaki
fiillerin tüzelkişiler tarafından gerçekleştirilmesi halinde idari para cezası
on katı olarak uygulanır.
(5) Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarındaki
fiillerin korunan alanlar dışındaki yerlerde işlenmesi halinde, öngörülen
cezalar yarısı oranında uygulanır.
(6) Bu Kanun kapsamına giren korunan alanların mutlak
koruma bölgelerinin tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun
zarara uğratılmasına sebep olanlara onbin Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına
kadar idari para cezası verilir. Bu ceza habitat kaybı söz konusu olduğunda üst
sınırdan tatbik edilir.
(7) Bu Kanunun 18 inci ve 19 uncu maddelerine aykırı
hareket edenlere ikiyüzelli Türk Lirasından onbirbinbeşyüz Türk Lirasına kadar
idari para cezası uygulanır.
(8) Bu Kanun uyarınca Bakanlıkça verilen izinler, izin amacı
dışında faaliyette bulunulması halinde iptal edilir ve izne konu malzeme,
ekipman ve tesisin mülkiyeti mülki amir tarafından kamuya geçirilir.
(9) Bu Kanunun 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı
hareket eden acente veya organizatörlere o yıla ait alan kılavuzu ücretinin iki
katı tutarında idari para cezası uygulanır.
(10) Bu Kanun kapsamına giren korunan alanlarda ve koruma
altına alınan tür habitatlarında izinsiz hayvan otlatılması halinde, küçükbaş
hayvanların her biri için on Türk Lirası, büyükbaş hayvanların her biri için
yirmi Türk Lirası para cezası verilir.
(11) Bu Kanunda öngörülen idari yaptırım kararları,
Bakanlık merkez teşkilatında genel müdürler, taşra teşkilatında il çevre ve
orman müdürleri veya bunların yetki verdiği personel tarafından verilir.
ALTINCI KISIM
Çeşitli Hükümler
Tazmin
yükümlülüğü
MADDE 31- (1) Koruma alanlarında ve korunan alanlarda tabiatı ve
biyolojik çeşitliliği tahrip edenler bu tahribatı gidermek zorundadır. Tahribat
sebebiyle doğan zarar ayrıca ilgilisinden tahsil edilir.
Turizm bölgesi, turizm
alanı ve turizm merkezi
MADDE 32- (1) Bu Kanun kapsamına giren alanlarda 12/3/1982 tarihli
ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununa göre kültür ve turizm koruma ve gelişim
bölgesi ve turizm merkezi olarak ilan edilecek yerler için Bakanlığın uygun
görüşü alınır. Bu alanların korunan alanlarla çakışması durumunda, Kültür ve
Turizm Bakanlığınca bu Kanun hükümleri uygulanır.
Uygulanmayacak hükümler
MADDE 33- (1) Korunan alanlara ilişkin plan ve projelerde diğer
kanunların plan onama yetkisini düzenleyen hükümleri uygulanmaz.
(2) Özel çevre koruma bölgelerinde, bu Kanunun 19/10/1989
tarihli ve 383 sayılı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair
Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı hükümleri uygulanmaz.
İşletme yetkisinin devri
MADDE 34- (1) Tür ve
habitatların korunması için gerektiğinde işletme yetkisi, talepte bulunmaları
halinde il özel idarelerine, belediyelere, bu Kanunun amacına uygun
faaliyetleri yürütmek üzere kurulan vakıf veya derneklere Bakan onayı ile
devredilebilir.
Yönetmelik
MADDE 35- (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler bu
Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç yıl içerisinde Bakanlık tarafından
hazırlanarak yürürlüğe konulur.
Değiştirilen hükümler
MADDE 36- (1) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununun adı “Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu” olarak
değiştirilmiştir.
(2) 2863 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan “peri bacaları” ibaresinden sonra gelmek üzere “, tarihi
mağaralar, kaya sığınakları” ibaresi eklenmiş, 3 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinin (3) ve (7) numaralı alt bentleri ile 7 nci maddenin
birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(3) “Sit”; tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli
medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve
benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının
yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin
cereyan ettiği alanlardır.”
“(7) “Ören yeri”; tarih öncesinden günümüze kadar
gelen çeşitli uygarlıkların ürünü olup, topoğrafik olarak tanımlanabilecek
derecede yeterince belirgin ve mütecanis özelliklere sahip, aynı zamanda
tarihsel, arkeolojik, sanatsal, bilimsel, sosyal veya teknik bakımlardan
dikkate değer, kısmen inşa edilmiş insan emeği kültür varlıklarına sahip
alandır.”
“Korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının ve sit
alanlarının tespiti Kültür ve Turizm Bakanlığınca yapılır.”
(3) 1/7/2003 tarihli ve 4915 sayılı Kara Avcılığı
Kanununun 1 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Tabiatı ve
Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu ile koruma altına alınmış olan hayvan
türleri hakkında Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu hükümleri
uygulanır.”
(4) 4915 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (32) numaralı bendinde yer
alan “Yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları” ibaresi “Yaban hayatı
geliştirme sahaları” olarak; İkinci Kısım başlığında yer alan “Yaban
Hayatı Koruma ve Geliştirme Sahaları, Üretme İstasyonları” ibaresi “Yaban
Hayatı Geliştirme Sahaları ve Üretme İstasyonları” olarak; İkinci Kısım Birinci
Bölüm başlığında yer alan “Yaban Hayatı Koruma ve Geliştirme Sahaları ve
Üretme İstasyonları” ibaresi “Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları ve Üretme
İstasyonları” olarak; 4 üncü maddesinde yer alan “koruma ve geliştirme” ibareleri
“geliştirme” olarak; 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “koruma ve
geliştirme sahaları kurulması” ibaresi “geliştirme sahaları kurulması” olarak;
21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “yaban hayatı koruma ve
geliştirme sahaları ile üretme istasyonları” ibaresi “yaban hayatı geliştirme
sahaları ile üretme istasyonları” olarak; dördüncü fıkrasında yer alan “yaban
hayatı koruma ve geliştirme sahalarına” ibaresi “yaban hayatı geliştirme
sahalarına” şeklinde değiştirilmiştir.
(5) 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği
Koruma Kanunu,” ibaresi eklenmiştir.
(6) 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanununun 7 nci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Özel çevre koruma bölgeleri, milli
parklar, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları” ibaresi “Tabiatı ve
Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu uyarınca belirlenen korunan alanlar”
şeklinde değiştirilmiştir.
(7) 1/5/2003 tarihli
ve 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunun
2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Çevrenin korunması,
kirliliğin önlenmesi ve iyileştirilmesi için” ibaresi “Çevrenin korunması,
kirliliğin önlenmesi ve iyileştirilmesi ile tabii değerlerin, biyolojik
çeşitliliğin korunması ve koruma kullanma dengesi gözetilerek
sürdürülebilirliğine ilişkin” olarak değiştirilmiş; (e) bendinde yer alan “her türlü analizi,
ölçüm ve kontrolleri gerçekleştirmek,” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile
tabii değerlerin, biyolojik çeşitliliğin korunması ile koruma kullanma dengesi
gözetilerek sürdürülebilirliğine ilişkin her türlü inceleme ve araştırmayı
yapmak, yaptırmak,” ibaresi; (y) bendinde yer
alan “yurt
içinde ve dışında gerekli personeli yetiştirmek,” ibaresinden sonra gelmek
üzere “alan kılavuzluğu eğitimi dahil” ibaresi ile aynı maddeye aşağıdaki
bentler eklenmiş ve (v) bendinde yer alan “orman içi mesire yerleri” ibaresi “mesire
yeri” ibaresi olarak değiştirilmiştir.
“z) Ülkemizin kara,
kıyı, sucul ve deniz alanlarında sahip olduğu tabii değerlerin, biyolojik
çeşitliliğin, peyzajın korunması ile koruma kullanma dengesi gözetilerek
sürdürülebilirliğine ilişkin kullanma dahil bütün tedbirleri almak veya
aldırmak.
aa) Uzun devreli
gelişme planları da dâhil olmak üzere korunan alanlara ait her tür ve ölçekteki
planları yapmak, yaptırmak ve onaylamak.
bb) Tabii değerlerin, biyolojik çeşitliliğin korunması
ile koruma kullanma dengesi gözetilerek sürdürülebilirliğine ilişkin gerekli
denetimleri yapmak.
cc) Tabii değerlerin, biyolojik çeşitliliğin korunması
ile koruma kullanma dengesi gözetilerek sürdürülebilirliğine ilişkin iş ve
işlemlerde gerektiğinde koordinasyonu yapmak.
dd) Biyolojik
çeşitlilikle ilgili her türlü veri envanterini oluşturmak ve veri
tabanında depolamak.
ee) Biyolojik çeşitlilikle ilgili her türlü izleme
faaliyetini yürütmek.”
(8) 4856 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinde yer alan “Millî parklar, tabiat parkları,
tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları” ibaresinden sonra gelmek üzere “, gen
koruma alanları, habitat ve tür koruma alanları, özel korunan alan, peyzaj
koruma alanı, sulak alan, tabiat alanı, yaban hayatı geliştirme sahası, yaban
hayatı koruma sahası” ibaresi; (c) bendinin
başına “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu kapsamında kalan korunan
alanlar,” ibaresi; (e) bendinde yer alan “koruma ve
kullanma esaslarını” ibaresinden sonra gelmek üzere “Tabiatı ve Biyolojik
Çeşitliliği Koruma Kanunu ve” ibaresi; (f) bendinin
başına “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu ve” ibaresi; (ı) bendinin başına “Tabiatın, biyolojik çeşitliliğin ve” ibaresi ile
ile aynı
maddeye aşağıdaki bentler eklenmiştir.
“k) Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanununda
sayılan korunan alanlara ait uzun devreli gelişme planları da dâhil olmak üzere
her tür ve ölçekteki planları yapmak, yaptırmak ve onaylamak.
l) Tabii değerlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına
ilişkin gerekli denetimleri yapmak.
m) Biyolojik çeşitlilikle ilgili her türlü veri
envanterini oluşturmak ve veri tabanında depolamak.”
(9) 17/2/2000 tarihli ve 4533 sayılı Gelibolu Yarımadası
Tarihi Milli Parkı Kanununun 1 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde Tabiatı ve
Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu hükümleri uygulanır.”
Yürürlükten kaldırılan
hükümler
MADDE 37- (1) 9/8/1983 tarihli ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu
yürürlükten kaldırılmıştır.
(2) 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununda yer alan “ve tabiat” ibareleri ile “ve Tabiat” ibareleri; aynı
Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendi; 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinde yer alan “Korunması gerekli tabiat varlıkları ile” ibaresi ve
dördüncü fıkrası; 21 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve doğal sit
alanı” ibaresi; 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin ikinci
paragrafında yer alan “hayvan ve bitki fosilleri,” ile “çakmak taşları (sleks),
volkan camları (obsidyen),” ibareleri yürürlükten kaldırılmıştır.
(3) 16/4/2003 tarihli ve 4848 sayılı Kültür ve Turizm
Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda yer alan “ve tabiat” ibareleri
ile “ve Tabiat” ibareleri yürürlükten kaldırılmıştır.
(4) 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 9
uncu maddesinin birinci fıkrasının (a), (c), (f) ve (g) bentleri ile 20 nci
maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yer alan “(a) bendinde belirtilen hususlara
aykırı olarak biyolojik çeşitliliği tahrip edenlere, (d) bendi uyarınca
ilan edilen Özel Çevre Koruma Bölgeleri için tespit edilen koruma ve kullanma
esaslarına aykırı davrananlara ve” ile “davrananlar ile (f) bendinde belirlenen
esaslara ve yasaklamalara aykırı” ibareleri yürürlükten kaldırılmıştır.
(5) Diğer mevzuatta; doğal sit ve tabiat varlıkları ile
ilgili olarak 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununa yapılan atıflar bu Kanuna,
Kültür ve Turizm Bakanlığına, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yüksek
Kurulu ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarına yapılan
atıflar Çevre ve Orman Bakanlığına yapılmış sayılır.
(6) Diğer mevzuatta 9/8/1983 tarihli ve 2873 sayılı Milli
Parklar Kanununa yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır.
Mevcut statüler
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce tabiatı
koruma alanı, milli park, tabiat anıtı, tabiat parkı, özel çevre koruma bölgesi
ve yaban hayatı koruma ve geliştirme sahası statüsünde olan alanlar ile mesire
yerleri bu Kanun hükümlerine uygun statü verilinceye kadar mevcut statülerini
korurlar.
(2) 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu ve ilgili diğer mevzuat kapsamında doğal veya tabii sit olarak tescil ve
ilan edilmiş alanlardan; 9 uncu maddede belirlenen koruma alanlarında ve 31/8/1956
tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu kapsamına giren orman ve orman rejimine
tabi olan sınırlar içerisinde kalan alanlarda yer alanların, doğal veya tabii
sit statüleri ile bunların 2863 sayılı Kanuna göre belirlenen korunma
alanlarının statüleri, geçici 2 nci madde hükmüne göre sona erer. UNESCO
Kültürel Miras Listesinde yer alan sitlerin idaresi Kültür ve Turizm
Bakanlığına aittir.
Tescili yapılmış doğal sit
veya tabiat varlıklarının değerlendirilmesi
GEÇİCİ MADDE 2 - (1) 2863 sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuat kapsamında
doğal veya tabii sit olarak tescil ve ilan edilmiş alanlardan sulak alanlar;
özel çevre koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları,
tabiatı koruma alanları, yaban hayatı koruma ve yaban hayatı geliştirme sahalarında
ve 6831 sayılı Kanun kapsamına giren orman ve orman rejimine tabi olan sınırlar
içerisinde kalan alanlar dışında kalan alanlardaki 2863 sayılı Kanun kapsamında
tescili yapılmış doğal sit ve tabiat varlıkları Ulusal Biyolojik Çeşitlilik
Kurulu tarafından değerlendirilir ve bu Kanunda düzenlenen koruma statüsü
özelliklerini taşıyanlara uygun koruma statüsü verilir, özellikleri
taşımayanların ise mevcut statüleri sona erer. Ulusal Biyolojik Çeşitlilik
Kurulu çalışmalarına yardımcı olmak üzere Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdür Yardımcısının başkanlığında Bakanlık ve Kültür ve Turizm Bakanlığının
eşit sayıda temsilcisinin katılımı ile çalışma grubu oluşturulur.
(2) Değerlendirme işlemi tamamlanıncaya kadar, 2863
sayılı Kanun ile ilgili diğer mevzuat hükümleri uyarınca Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Yüksek Kurulunca bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar belirlenmiş olan koruma,
kullanma ve ilke kararları geçerlidir.
(3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
yönetmelikle belirlenir.
Devir işlemleri
GEÇİCİ MADDE 3- (1) 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu ve ilgili diğer mevzuat kapsamında doğal veya tabii sit olarak tescil ve
ilan edilmiş olan alanlar ve tabiat varlıklarına ilişkin koruma kurulu
kararları ile her türlü doküman bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
üç yıl içinde Bakanlığa devredilir.
(2) Devir işlemleri ile ilgili usul ve esaslar
yönetmelikle belirlenir.
Özel olarak koruma
altındaki yabani bitki türleri
GEÇİCİ MADDE 4- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl
içinde 25 inci maddede belirtilen özel olarak koruma altındaki yabani bitki
türlerini bulunduranlar Bakanlığa bilgi vererek belge almak kaydıyla bu türleri
bulundurmaya devam edebilirler. Belirtilen süre içerisinde bildirimde
bulunmayanlar hakkında 30 uncu maddenin ikinci fıkrası uyarınca idari para
cezası uygulanır.
Yürürlük
MADDE 38- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 39- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
GENEL GEREKÇE
Avrupa Birliği (AB), Türkiye’nin birliğe katılma
süreci içinde Çevre Faslını açmış bulunmaktadır. Bu çerçevede Türkiye’nin AB’ye
üye olarak katılabilmesi için tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin korunması gibi
yerine getirmesi gereken bazı taahhütleri bulunmaktadır. Bu taahhütlerden
bazıları; Kuş Direktifine uyum, Habitat Direktifine uyum, Birleşmiş Milletler
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ile Uluslararası Ramsar Sözleşmesi hükümlerinin
yerine getirilmesi ve iç mevzuatın AB mevzuatı ile uyumlaştırılmasıdır. Bahse konu Direktiflerin içeriğindeki uygulamalar,
meri mevzuatın hükümleri içinde genel olarak yer bulmakla birlikte; asıl koruma
tedbirleri Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler aracılığıyla sağlanmaktadır.
Ulusal mevzuatımız, özellikle habitatlar ve türler ile ilgili envanter
oluşturulması; habitat ve türlerin izlenmesi için bir sistem kurulması; habitat
tipleri ile bu habitat tipleri için özel önemi olan hayvan ve bitki türlerinin
tanımlanması ve sınıflandırılması; flora ve fauna ile yaşama ortamlarının
fiziki planlarda dikkate alınması; korunan alanlar ağının oluşturulması;
yönetim planlarının tanımlanması açılarından yetersizdir. Söz konusu eksiklilerin
giderilmesi için bu Tasarı hazırlanmıştır.
AB
Çevre Faslı kapanış kriterlerinden birini doğa koruma başlığı oluşturmakta
olup; ülkemiz, Ulusal Programda, Strateji ve Müzakere Pozisyon Belgelerinde
kanun çıkarma taahhüdünde bulunmuştur. AB Komisyonu tarafından doğa koruma
müzakere sektöründe ülkemizden beklenen öncelikli husus mevzuat uyumlaştırma ve
birincil ve ikincil mevzuatın yürürlüğe konulmasıdır.
Tabiatı
koruma mevzuatı konusunda yapılan boşluk analizi çalışmaları tabiat ve
biyolojik çeşitliliğin tematik unsurlarını içeren türler, habitatlar, gen
kaynaklarının korunması konusunda çerçeve bir kanunun çıkarılması ihtiyacını
ortaya koymuştur.
Bu çerçevede hazırlanan
Tasarıda; tabiattaki bütün varlıkların, ekosistemlerin bütüncül korunması için
önemli olduğu ve bütün canlıların tabii ortamlarında yaşama hakkına sahip
olduğu kabul edilerek, bu varlıkların korunarak devamlılıklarının sağlanması
ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir.
Taraf olduğumuz birçok uluslararası sözleşmeden
kaynaklanan taahhütlerin yerine getirilmesinin yanı sıra, AB katılım sürecinde
AB müktesebatına uyum sağlanması bakımından; karasal, sucul ve deniz
ekosistemleri ile yabani hayvan ve bitki türleri ile bunların yaşama
ortamlarının ve türler içindeki genetik çeşitliliğin korunması, devamlılığını
sağlayıcı idari, teknik ve hukuki düzenlemelerle tedbirlerin alınması
bakımından biyolojik çeşitliliğin ve tabii kaynakların korunması konusunda,
güncel ve ülkemiz şartlarına uygun bir düzenlemenin yapılması gerekmektedir.
AB Habitat ve Kuş Direktiflerinden kaynaklanan
yükümlülüklerin yerine getirilmesi bakımından; mevcut düzenlemelerle kanuni
güvence altına alınan korunan alanların dışında kalan ekosistemlerin,
habitatların ve biyotopların kanuni olarak güvence altına alınması bugün için
önemli bir ihtiyaçtır. Tasarının temel maksatlarından biri türlerin ve bunların
yaşama alanlarının korunmasını düzenlemektedir. Korunan bitki ve hayvan türleri
ile yaşama alanlarının belirlenmesi ve muhafazası, yabani hayvan ve bitki türlerinin bir plan dahilinde
korunması ve bu alanların yönetilmesinin hukuki dayanağını oluşturmak
gerekmektedir.
Tabii kaynakların korunması konusunda yürürlükte
bulunan kanunlarda tanımlanan genel koruma yaklaşımları ve tanımlanan koruma
statüleri; belirli alan ve tür tanımlamaları ile sınırlandırılmış olup, diğer
alanlar tanımlama dışında bırakılmıştır. Ülke olarak korunması uluslararası
sözleşmelerle taahhüt altına alınan türlerin yaşama ortamı olan denizel
alanlara koruma statüsü verilmesi hiçbir kanun ile düzenlenmemiştir. Peyzaj
Koruma Alanlarının belirlenmesi ve statü verilmesinde de aynı durum söz
konusudur. Bu Tasarı bu alandaki boşluğu
dolduracaktır.
Mevcut kanunlarda, korunan alanların belirlenmesi
kriterleri ile statü tanımlarının net ve yeterince anlaşılır olmaması
uygulamada sorunlar yaratmaktadır. Benzer özelliklere ve kaynak değerlerine
sahip alanlar farklı statülerle koruma altına alındığında statü çakışmaları
vuku bulduğundan, korunan alanların yönetiminde standart model ve usuller
geliştirilememiştir. Bu Tasarıda; korunan alan belirleme kriterleri ile statü
tanımlarının net ve anlaşılır olmasının yanı sıra, statüler arasında belirgin
farklılıklar oluşturularak, statülerin belirlenmesi, planlanması ve yönetimi
süreçlerinde yaşanan farklı yorum ve tereddütler ortadan kaldırılmaktadır. Aynı zamanda Tasarıda, koruma alanına yalnız
bir statü verilmesi esası getirilmiş olup, alan yönetiminde farklı birimlerin
sorumluluk sahalarına müdahale durumu da ortadan kaldırılmıştır.
Tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin korunması,
kullanılması ve bilimsel esaslara göre yönetiminin sağlanması, biyolojik
kaynakların kullanımındaki düzensizliklerin disiplin altına alınmasını sağlamak
üzere ilke kararlarının alınması ve alınan kararların uygulamadan sorumlu
birimlerce yerine getirilmesi çalışması ilgili otoriteler arasındaki
koordinasyonun kurumsallaşmasıyla mümkündür. Bu maksatla Tasarıda ilgili kurum
temsilcileri, bilimsel otorite temsilcileri ve sivil toplum örgütlerinin görev
alacağı Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulu teşkil edilmektedir.
Yönetim planları
hazırlanmadan ve onaylanmadan korunan alanlarda uygulama yapılması mümkün
olmamaktadır. Korunan alanların koruma amaçlarına uygun olarak yönetiminin
sağlanması bakımından ihtiyaç duyulan yönetim planlarının hazırlanması uzun
zaman almaktadır. Korunan alanların koruma gayesine uygun olarak yönetiminin
sağlanması için gerekli görülen yönetim planlarının kısa sürede hazırlanması
ile onaylı yönetim planı bulunan korunan alan planlarının uygulanabilmesi
bakımından mahalli düzeyde bir destek birimine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu amaçla
Tasarıda Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kuruluna alt yapıyı oluşturmak ve
çalışmaların yöre halkıyla birlikte yürütülmesini sağlamak bakımından mahalli
biyolojik çeşitlilik kurulları oluşturulmaktadır.
Tabiatı koruma konusunda ihtiyaç duyulan bilimsel
ve teknik tavsiyelerde bulunmak, bilimsel veri toplama, değerlendirme ve izleme
çalışmalarını yönlendirmek, uluslararası sözleşmeler ve AB taahhütlerimizin
gerçekleştirilmesinde yardımcı olmak üzere, aynı zamanda plan ve projelerin
biyolojik çeşitliliğe olabilecek etkilerinin bilimsel açıdan
değerlendirilmesinde Çevre ve Orman Bakanlığına yönlendirici bilimsel destek
sağlamak üzere Tabiatı Koruma Bilim Heyeti kurulmaktadır.
Yaşama alanları ve korunan alanlar ile korunan
türlere ait habitatlar arasında bir bağın oluşturulması zorunludur. Bugüne
kadarki uygulamalarda, korunan alanlar belirlenirken diğer korunan alanlarla
bağlantı sağlayarak, yaşayan türler arası tabii etkileşime ve geçişe imkân
sağlayan tabii bir ağ oluşturulmamıştır. Bu Tasarı ile “Tabiatı Koruma Ağı”
mekanizması oluşturulmakta, bu sayede yabani hayvan ve bitki türleri ve
bunların belli popülasyonlarının, sürekli güvenliğini, karşılıklı ekolojik
etkileşimlerinin sağlanması ve yaşama alanlarının korunması ve geliştirilmesi
hedeflenmiştir.
MADDE GEREKÇELERİ
MADDE
1- Tabiatın ve tabii kaynakların korunması ile ilgili mevcut düzenlemeler,
gerçek ihtiyaçlara ve günümüz koşullarına uygun uygulamalara imkân
sağlayamamaktadır. Tabiatı koruma konusunda farklı kurumların yetkili olması yetki
karmaşasına neden olmakta, üst üste binen koruma statüleri çok sayıda kanuni
düzenleme nedeniyle uygulama ve korumada güçlükler yaşanmasına sebep
olmaktadır. Avrupa Birliği (AB) müktesebatına uyum sağlanması ve taraf
olduğumuz uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerimizin yerine
getirilmesi açısından mevcut düzenlemelerimizdeki eksikliklerin giderilmesi
gerekmektedir.
Koruma
alanlarının mevcut mevzuata göre belirlenmesi, planlanması ve yönetilmesi
süreçleri dikkate alındığında bugüne kadarki uygulamalarda;
- Korunan alanların
belirlenmesi, planlanması ve yönetimi süreçlerinde yöre insanının desteğinin
alınmaması,
- Korunan alanlardan
sağlanan faydalardan bir bölümünün, idarelerce getirilen yasak ve
kısıtlamalardan etkilenen korunan alanların gerçek sahipleri olan yöre insanına
yansıtılmaması,
- Korunan alanların
belirleme ve planlama kriterleri ile yönetim şekillerinin mevzuatta yeterince
net ve anlaşılır olarak yer almaması ve bu konudaki birçok uygulamanın yoruma
bağlı olması,
- Sadece kaynak odaklı
ve kaynak koruma hedefli bir anlayışla, gerçekte olmamasına rağmen toplumsal
kalkınmayı geri planda tutan bir anlayışın sergilenmesi,
- Koruma alanlarının
insan odaklı olmayan anlayışla belirlenmesi ve yönetilmesi,
nedenleriyle bu alanlarda
arzu edilen koruma hedeflerine ulaşılamamıştır.
Kuralcı
ve katı yasaklama mantığı ile bir alanı insan
müdahalesinden tamamen uzak tutarak tabiatı ve biyolojik çeşitliliği korumak
günümüz koşullarında mümkün görülmemekle birlikte bazı hassas ekosistemlerin,
türlerin ve habitatların insan etkisinden tamamen arındırılarak koruma altına
alınması bir zorunluluktur.
Bu
Kanunun temel amacı biyolojik ve peyzaj çeşitliliğin, tabii değerlerin ve gen
kaynaklarının korunması olup, sürdürülebilirlik temel yaklaşımında kaynakların
koruma kullanma dengesi gözetilerek yönetilmesini sağlamaktır.
Kaynakların korunması, geliştirilmesi ve
sürdürülebilirliği sağlanarak günümüz insanının olduğu kadar gelecek kuşakların
da bunlardan eşit şekilde faydalanmasına imkan sağlayıcı düzenlemelere yer
verilmesi, korunan alanların, tabiatın ve tabii kaynakların ve biyolojik
çeşitliliğin ekolojik planlama ilkelerine dayanılarak korunmasını esas alan
planların, kalkınma plan ve programları
ile uyumlu hale getirilmesi ve aralarında bir koordinasyonun ve entegrasyonun
sağlanması ile kaynak koruma plan ve programlarının, Devlet politikaları ve
programları ile ulusal, bölgesel ve yerel düzeyde her ölçekteki planlar ile
uyumlu hale getirilmesi zorunluluk arz etmektedir.
MADDE 2- Madde ile Kanunun kapsamı belirlenmiştir.
MADDE 3-
Tabiatı ve biyolojik çeşitliliği koruma çalışmalarında geçmişten beri
süregelen kavram ve terminoloji kargaşasının önüne geçilmesi amacı ile
tanımlara kapsamlı bir şekilde yer verilmiş, tabiatı koruma konusunda taraf
olduğumuz uluslararası sözleşmelerdeki tanımlar esas alınmıştır.
MADDE 4- Doğa koruma
konusunda yürürlükteki çeşitli kanunlarda; tabiat, biyolojik çeşitlilik, gen
kaynakları ve peyzaj değerlerinin korunması ve sürdürülebilir kullanımının
sağlanması ile ilgili çeşitli ilkeler belirlenmiş olmakla birlikte, bu ilkeler
tabiat, biyolojik çeşitlilik ve gen kaynaklarının korunması için yeterli olmamıştır. Madde ile, söz konusu kaynakların korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması ile ilgili genel ilkeler belirlenmiştir.
tabiat, biyolojik çeşitlilik ve gen kaynaklarının korunması için yeterli olmamıştır. Madde ile, söz konusu kaynakların korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması ile ilgili genel ilkeler belirlenmiştir.
Bir alana, değişik birimlerce birden
fazla korunan alan statüsü verilmesi kurumlar arası yetki karmaşasına ve
duplikasyonlara neden olmuştur. Söz konusu sorunlara meydan verilmemesi
bakımından her alana tek statü getirilmesi öngörülmüştür.
Geçmişte, koruma alanlarına olumsuz
etkisi olabilecek faaliyetler için yaygın olarak ekolojik etki değerlendirmesi
çalışması yapılmamış olup, madde ile koruma alanlarına etkisi olabileceği
belirlenen faaliyetler için ekolojik etki değerlendirmesi yapılması mecburiyeti
getirilmiştir.
Tabiat ve biyolojik çeşitliliğin
yönetimi ile ilgili olarak karar verme süreçlerinde toplum kesimlerinin
katılımı yeterince sağlanamamıştır. Madde ile tabiat ve biyolojik çeşitliliğin
yönetimi ile ilgili olarak karar verme süreçlerinde toplum kesimlerinin
katılımı öngörülmüştür.
Sektörel ve bölgesel ekonomik ve
sosyal kalkınma plan, program ve faaliyetlerinde tabiat ve biyolojik
çeşitliliğin korunması hususları yeterince dikkate alınmamış olup, madde ile bu
plan, program ve faaliyetlerde korunan alanların dikkate alınması
öngörülmüştür.
Bu Kanunla korunan türlerin
toplanması, taşınması, bulundurulması, ülke dışına çıkarılması ile nesli tehdit
ve tehlike altındaki yabani bitki ve hayvan türlerinin uluslararası ticareti
konusunda mevcut düzenlemeler yeterli olmamıştır. Madde ile, bu Kanunla koruma
altına alınan türlerin toplanması, taşınması, bulundurulması, ülke dışına
çıkarılması ile nesli tehdit ve tehlike altındaki yabani bitki ve hayvan
türlerinin uluslararası ticaretine ilişkin genel ilke ve esaslar
belirlenmiştir.
Korunan alanlarda etkili bir koruma
ve yönetimin sağlanması bakımından mevcut uygulamalar dışında yeni
düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Madde ile, korunan alanlarda gerektiğinde
işbirliği ve yetki devri yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Koruma ve kullanma ilke ve
esaslarına dair diğer hususların yönetmelikle belirlenmesi öngörülmüştür.
MADDE 5-
Korunan alan
çalışmalarında, korunan alanlar arasında tabii bağlantı koridorları oluşturulamamış
olup, Kanun ile getirilen düzenlemelerle koruma alanları arasında koridorlar
oluşturularak tabii koridorlar ile koruma alanlarının birbirleri ile
bağlantıları sağlanacaktır.
Başta göçmen kuş türleri olmak üzere, yabani hayvan
türlerinin bazıları kış dönemini bir yerde, yumurtlama, kuluçka ve yavrulama
dönemini bir başka alanda geçirmekte ve yıl içinde belli alanlar arasında
periyodik olarak yer değiştirmektedir. Diğer bir ifade ile birçok yabani hayvan
türünün yaşam döngüsü tek bir alanla sınırlı olmayıp, iki bazen üç alana
yayılmaktadır. Bu bakımdan, türlerin yaşam döngüsü için gerekli ve çok önemli
olan yaşama alanlarının birlikte ve bu amaca uygun olarak korunması önem arz
etmektedir. Diğer taraftan; yaşam alanları ve korunan alanlar ile korunan
türlere ait habitatlar arasında bir bağın oluşturulması zorunluluk arz
etmektedir.
Madde
ile, korunan alan statüleri, önemli kuş koruma alanları, özel koruma alanları
ile bunların, mutlak koruma bölgesi, ekolojik etkilenme bölgesi ve sınırlı
kullanım bölgeleri ile bağlantı elemanlarını kapsayan tabiatı koruma ağı
mekanizması ile tabii bitki ve hayvan türleri ve bunların belli popülasyonlarının
yaşam ortamlarında güvenliğini sağlamak ve karşılıklı ekolojik etkileşimlerinin
iyileştirilmesi, korunması ve geliştirilmesi esası getirilmiştir.
MADDE
6- Madde ile, tabiatın ve
biyolojik çeşitlilik kaynaklarının korunması ve bilimsel esaslara göre
yönetiminin sağlanması, biyolojik çeşitlilik kaynaklarının kullanımındaki
düzensizliklerin belli bir disiplin altına alınması, tek elden yönetiminin
sağlanması, biyolojik kaynakların kullanılması ile ilgili her türlü iş ve
işlemlerde kurumlar arası genel koordinasyonun sağlanması konusundaki ihtiyacın
karşılanması için Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulunun teşkiline ilişkin
düzenleme yapılmıştır.
MADDE
7- Madde ile, korunan alanların
koruma amaçlarına uygun olarak yönetiminin sağlanması için gerekli görülen uzun
devreli gelişme planlarının kısa sürede hazırlanması ile korunan alanlarda
onaylı planların uygulanabilmesi bakımından mahalli düzeyde ihtiyaç duyulan
hizmetlerin mahalli biyolojik çeşitlilik kurulları marifeti ile yürütülmesi
öngörülmüş ve bu kurulların teşkiline ilişkin düzenleme yapılmıştır.
MADDE
8- Madde ile, tabiatı koruma
konusunda ihtiyaç duyulan bilimsel ve teknik tavsiyelerde bulunmak, bilimsel
raporlar hazırlamak, tabiatı koruma konusunda veri toplama, değerlendirme ve
izleme çalışmalarını yönlendirmek, uluslararası sözleşmeler ve AB
yükümlülüklerimiz kapsamında uluslararası düzeyde gerçekleştirilen bilimsel
komite çalışma grupları, konferanslar ve benzeri bilimsel toplantılarda
ülkemizi temsil etmek ve bilimsel ağlarla işbirliği yapmak, ulusal ve
uluslararası düzeyde bilimsel kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak, plan ve
projelerin biyolojik çeşitliliğe olabilecek etkilerinin bilimsel açıdan
değerlendirilmesinde Çevre ve Orman Bakanlığına destek sağlamak üzere danışma
organı niteliğinde Tabiatı Koruma Bilim Heyeti oluşturulması öngörülmüştür.
Bilim Heyetinin kurulması aynı zamanda Habitat Direktifinin ulusal mevzuata
uyumlaştırılması için de bir zorunluluktur.
MADDE 9- Madde ile, geçmiş dönemlerden günümüze intikal eden
nadir, sıra dışı, tehlikeye maruz veya kaybolmaya yüz tutmuş ve temsiliyet
özelliği olan ekosistemleri, türleri ve tabii olayların meydana getirdiği
seçkin örnekleri barındıran alanların gelecek kuşaklara ulaştırılmasını
sağlamak üzere koruma statüleri belirlenmiştir.
Statüler
belirlenirken tabiatı koruma alanında taraf olduğumuz uluslararası
sözleşmelerden özellikle Ramsar, Bern, Barselona ve Avrupa Peyzaj
Sözleşmelerinden kaynaklanan yükümlülüklerimizin yerine getirilmesine dikkat
edilmiştir. Aynı zamanda AB mevzuatı uyum sürecinde tabiatı koruma ile alakalı
direktiflerden olan Kuş ve Habitat Direktiflerinin de uyumlaştırılmasına gayret
edilmiş, IUCN koruma kriterleri dikkate alınmıştır.
Korunan
alanların belirlenmesi ve ilanı ile ilgili olarak bugüne kadar yapılan
çalışmalar belirli bir işlemler zinciri içerse de, bu alanlarla ilgili olarak ön değerlendirme
yapabilecek bir mekanizma olmadığından, kimi zaman kriterlere uygun olmayan
sahalar çeşitli statülerle koruma altına alınmıştır.
Geçmişteki söz konusu isabetsiz
uygulamaların önüne geçilmesi ve uygun alanların uygun statülerle koruma altına
alınmasının sağlanması amacı ile bu madde dayanak alınarak ayrıntılı inceleme
ve değerlendirme süreçlerini de içerecek şekilde yönetmelikle düzenleme
yapılacaktır.
Koruma alanlarının korunması ve
sürdürülebilirliğinin sağlanması için gerekli olan planların yerel, bölgesel ve
ulusal alt ve üst ölçekli planlarla paralellik arz etmesi gerekmektedir.
Ayrıca; korunan alanlarda yapılacak uygulamaların gerçekleştirilmesi bakımından
ihtiyaç duyulan planlar, birçok kurum ve kuruluşun uygun görüşleri ve
mutabakatı ile sağlanmakta olup, diğer kurum ve kuruluşların görüş ve katkıları
ile hazırlanan ve uygulanabilen planların uygulanmasında da Koruma Kurulları
başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluşla koordinasyon sağlanması
gerekmektedir. Korunan alan için yapılacak her ölçekteki planların, yerel, bölgesel
ve ulusal ölçekteki planlarla desteklenmemesi halinde, korunan alan amaçlarına
ve arzu edilen hedeflere ulaşılamayacak, bu durum korunan alanları olumsuz
etkileyebilecektir. Korunan alanlar için her tür ve ölçekteki plan yapma ve
onama yetkisi Çevre ve Orman Bakanlığına verilmiştir.
Geçmiş dönemde korunan alanların
planlanması ve planların uygulanması süreçlerinde yöre halkı ve ilgililerin katılımı
sağlanmamış ve fiili olarak desteği alınmamıştır. Merkeziyetçi yaklaşımla
yürütülen planlama çalışmaları ile korunan alanlarda, planların uygulanması
sonucunda elde edilen sonuçlar koruma amaçlarından çok uzak kalmıştır. Korunan
alanlarda yaşanan olumsuz gelişmelerin önüne geçilmesi bakımından korunan
alanların gerçek sahipleri konumundaki yöre halkının kültürel öncelikleri de
dikkate alınarak korunan alanların planlanması çalışmalarına ilgili tüm
tarafların katılımını sağlayacak düzenleme yapılmıştır.
Korunan alanlarda gelişigüzel ve
düzensiz uygulamaların ortadan kaldırılmasının yanısıra saha ve kaynak değerlerine
zarar verici faaliyetlerin önüne geçilmesi bakımından çevre düzeni planlarında
koruma amaçlı hazırlanmış olan planlara öncelik verilmesi öngörülmüştür.
MADDE 10- Korunan
alanların belirlenmesi ve ilanını müteakip söz konusu alanlarda belirlenen
koruma amaçlarına bağlı olarak belirli yasak ve kısıtlamaların getirilmesi
gerekmektedir. Ancak, bu yasak ve kısıtlamaların korunan alanın bütününde aynı
tür ve ölçekte olması akılcı kullanım ilkesine uygun düşmemektedir. Madde ile;
gerek bölgedeki sosyo-ekonomik yapı ve ekonomik kalkınmaya bağlı olarak yöresel
ihtiyaçlara ve taleplere imkan tanımak açısından, gerekse korunan alan içinde
veya yakın çevresinde yaşayan yöre halkının kullanım ihtiyaçları da gözönünde
bulundurularak ve korunan alanların koruma-kullanım dengesi gözetilerek
sürdürülebilirliğinin sağlanması bakımından farklı kullanım kararlarına havi
bölgelere ayrılarak yönetilmesi için korunan alanların, planlar ile mutlak
koruma bölgesi, ekolojik etkilenme bölgesi ve sınırlı kullanım bölgesi olarak
bölgelere ayrılabileceği öngörülmüştür.
MADDE 11- Korunan alan olarak ilan edilen
alanların büyük bir kısmında özel mülklerin bulunması söz konusudur. Özellikle, tabiatı koruma alanı, tabiat parkı
ve yaban hayatı geliştirme sahaları ile gen kaynakları koruma alanlarında ve
korunan alanların mutlak koruma bölgelerinde özel mülklerin bulunması nedeniyle
korunan alan amaçlarının gerçekleştirilmesinde çeşitli zorluklar
yaşanmaktadır.
Korunan alanda yönetim
bütünlüğünün sağlanmasının yanısıra, koruma amaçlarının gerçekleştirilmesi için,
ihtiyaç duyulan alanlardaki mülkiyet sorunlarının ortadan kaldırılması ve bu
amaçla korunan alan sınırları dâhilinde kalan özel mülkiyete konu alanların
mevcut kullanımının, alanın koruma amaçlarına uygun olarak kullanımının
sağlanması için bu arazilerin kamulaştırılması öngörülmüştür.
Korunan
alanlarda yer alan özel mülkiyete konu arazilerle ilgili olarak, 2873 sayılı
Milli Parklar Kanununda kamulaştırma, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları
Koruma Kanununda takas hükümleri bulunmasına karşılık, bütçe imkânlarının
yetersizliği başta olmak üzere, çeşitli nedenlerle söz konusu alanların
kamulaştırılması veya takası mümkün olmamıştır.
Bu nedenle, korunan alanlarda korumanın etkin ve sürdürülebilir
kılınması bakımından Çevre ve Orman Bakanlığı bütçesine kamulaştırma için
ödenek konulması öngörülmüştür.
MADDE 12- Bugüne kadarki uygulamalarda
çeşitli statülerle ilanı sağlanan koruma alanlarının sınırları dahilinde kalan
Hazine arazilerinde, tahsis talebi sonrasında Maliye Bakanlığı ile Çevre ve
Orman Bakanlığı arasında sağlanan mutabakat doğrultusunda, tasarruf yetkisi
Çevre ve Orman Bakanlığınca kullanılmaktadır. Çevre ve Orman Bakanlığınca
tahsis talebinde bulunulmazsa söz konusu alanların kullanımı konusunda problemler
yaşanmaktadır. Madde ile; Kanun amaçları
doğrultusunda kullanılmak üzere Hazinenin mülkiyetindeki taşınmazlar ile
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin 4342 sayılı Mera Kanunu
hükümlerine uygun olarak Çevre ve Orman Bakanlığının talebi üzerine Maliye
Bakanlığınca, orman sayılan alanların ise Orman Genel Müdürlüğünce Bakanlığa
tahsis edilmesi öngörülmüştür.
MADDE 13- Madde ile, korunan alanların
fiziksel güvenliğinin sağlanması amacıyla düzenleme yapılmıştır. Korunan alanlarda fiziksel güvenliğin sağlanması,
salt kolluk kuvvetlerinin güvenlik sağlama anlayışından farklı olmalıdır. Bu alanlarda güvenliği sağlayan görevlilerin
aynı zamanda halkla ilişkiler uzmanı olarak görev görecek teknik donanıma ve
bilgi donanımına sahip olması gereklidir.
MADDE 14- Doğal kaynaklarla iç içe yaşayan
ve geçimini büyük oranda bu kaynaklardan sağlayan yöre halkının bu kaynaklar
üzerindeki haklarının, geliştirdikleri buluşların ve diğer menfaatlerinin
korunması, hem kendileri adına hem de bu kaynaklar adına bir zorunluluktur. Zira bu insanlar söz konusu kaynaklar olmasa
daha da fakirleşecek ve gelecekleri tehlikeye düşecektir. Bu nedenle madde ile, yöre halkının haklarını
korumak için alınması gereken tedbirleri ortaya koymak amacıyla düzenlenme
yapılmıştır.
MADDE 15- Madde ile, tabiatı koruma alanı,
yaban hayatı koruma sahası, gen koruma alanları ve korunan alanların mutlak
koruma bölgeleri hariç olmak üzere korunan alanlarda yönetim planlarına uygun
olarak gelişmelerin ve her türlü yapılaşmanın kontrollü ve izlenebilir olması
bakımından, arazi kullanım kararlarının belirlendiği ekolojik etkilenme bölgesi
ve sınırlı kullanım bölgesi sınırları da dikkate alınarak verilecek izinler,
intifa ve irtifak hakları ile verilen izinler çerçevesinde yapılan
uygulamaların denetlenmesine yönelik düzenlemeler öngörülmüştür.
MADDE 16- Biyolojik çeşitlilik değerleri
sadece korunan alanlarda değil tüm ülke düzeyinde bulunmaktadır. Korunan alanlar dışında yer alan yabani bitki
ve hayvan türlerinin ve yaşama ortamlarının koruma tedbirlerinin alınması
gerekmektedir. Madde ile, ülke düzeyinde biyolojik çeşitlilik unsurlarının
korunması için tedbirlerin alınması ve bunun için gerekli koordinasyonun
sağlanmasına yönelik düzenleme yapılmıştır.
MADDE 17- Özel olarak korunması gereken ve
maddede sınıfları tanımlanan türlerin korunmasına öncelik verilmesi amacıyla
düzenleme yapılmış olup, bu türlerin ve yaşam alanlarının korunması amacıyla
Çevre ve Orman Bakanlığının yüklendiği görev ve sorumluluklar tanımlanmıştır.
Bu düzenleme ile Kuş ve Habitat Direktiflerinden doğan yükümlülüklerimiz de
yerine getirilmektedir.
MADDE 18- Tabiatı ve biyolojik çeşitliliği korumada yerli bitki ve hayvan
türlerine öncelik vermek oldukça önem taşımaktadır. Zira yıllardan beri, monokültüre ağırlık
verilmesi ve egzotik türlerin alana getirilmesi birçok sakıncalar doğurmuştur.
Örneğin, egzotik türlerle yapılan ağaçlandırma sahalarında türler böcek ve
mantar zararlarına daha hassas hale gelmiştir. Bu uygulamanın hatalı olduğu ve
bundan geri dönülmesi gerektiği artık yaygın bir kanaat halini almıştır. Bu
nedenle de yerinde koruma veya orijinal türlere öncelik verilmesi ağırlık
kazanmıştır. Madde ile, yerinde korumanın sağlanması amacıyla alınması gereken
tedbirler ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır.
MADDE 19- Bazı hallerde, yaşama ortamında
yok olmuş türlerin çoğaltılarak eski yaşama ortamına yeniden getirilmesi veya
tahrip olmuş ekosistemlerin iyileştirilmesi amacıyla veya başka amaçlarla bir
alanın doğal türü olmayan bitki ve hayvan türlerinin yaşam ortamına getirilmesi
gerekebilir. Yeniden yerleştirilecek türlerin, alanda mevcut doğal türlere
zarar vermemesi temel şarttır. Bu nedenle madde ile; tabii yaşama ortamında yok
olan türlerin, tabii yaşama ortamına yeniden yerleştirilebilmesi öngörülmüş ve
yabani hayvan ve korunan bitki türlerinin habitatları dışında çoğaltılması,
üretilmesi veya yerleştirilmesi hususunda karar verme yetkisi Çevre ve Orman
Bakanlığına verilmiştir.
MADDE 20- Alan dışında koruma Biyolojik
Çeşitlilik Sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerimizden birisini
oluşturmaktadır. Halen ülkemizde milli bir hayvanat bahçesi, botanik bahçesi,
gen bankası, deniz akvaryumu, kurtarma merkezi, doğa müzesi gibi alan dışı
koruma faaliyetlerinin yürütüldüğü yerler bulunmamaktadır.
Ülkemizde hayvanat bahçelerinin
iyi durumda olduğu söylenemez. Botanik bahçeleri de aynı durumdadır. Hatta
ulusal düzeyde Dünya kriterlerine uygun bir hayvanat bahçesi veya botanik
bahçesi bulunmamaktadır. Mevcut ve küçük çapta olan hayvanat bahçeleri, botanik
bahçeleri, gen bankaları, arboretumlar tam anlamıyla ihtiyaca cevap verecek
durumda değildir. Bu nedenle madde ile, alan dışında koruma tedbirlerinin
alınabilmesi için düzenleme yapılmıştır. Alan dışında koruma tedbiri olarak
oluşturulacak alan ve merkezlerin kuruluşu, işleyişi ve denetimi ile doğal
yaşam ortamı dışında yetiştirme ve korumanın şartları ile ilgili düzenlemeler
detaylı olarak yönetmelikle belirlenecektir.
MADDE 21- Tür ve habitat korumanın belli
bir plan dâhilinde yapılması gerekli olup, bu planların kapsamında asgari
olarak nelerin bulunması gerektiği, tüm planlarda en az düzeyde de olsa bir
koruma standardının sağlanması ve bu şekilde daha etkin bir korumanın
sağlanması amaçlanmıştır.
Madde ile, eylem planlarını yapma
yetkisi Çevre ve Orman Bakanlığına verilmiş olup, Bakanlığın uygun görmesi
durumunda başkalarının da eylem planlarını yapmasına imkan sağlanmıştır.
Planların onaylanması ve yürürlüğe konulması yetkisi Çevre ve Orman Bakanlığına
aittir. Madde aynı zamanda eylem planlarının uygulanması için diğer ilgili
kurumlara da görev vermektedir. Bu nedenle, planların uygulanabilirliğini
sağlamak için Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulunun görüşünün alınmasına
maddede yer verilmiştir. Zira tabiatı korumada doğrudan etkili olan kurum temsilcilerinin
Kurul üyesi olması planların uygulanabilirliğinin değerlendirilmesini
sağlayacaktır.
Hangi türlerin ve habitatların
öncelikli tür ve habitat listesinde yer alacağı yine Bakanlıkça belirlenecektir.
Kuş ve Habitat Direktiflerinin eklerinde yer alan listeler ülkemiz için
değerlendirilecek ve listeler oluşturularak eylem planı yapılması gereken
türler ve habitatlar belirlenecektir. Diğer bir deyişle, listede yer alan her
tür ve habitat için mutlaka hareket planı yapılması gibi bir zorunluluk
bulunmamaktadır ki bu da hem ekonomik açıdan mantıklı hem de daha pratik bir
yoldur. Eylem planı yapılacak türlerin ve habitatların belirlenmesinin yanısıra
planlarda yer alması gerekli hususlar ayrıntılı olarak yönetmelikle
belirlenecektir.
MADDE 22- Ülke
düzeyinde zaman içinde bozulmuş birçok ekosistem bulunmaktadır. Bu alanlarda
birçok biyolojik çeşitlilik değerinin bulunması ve koruma altına alınması
muhakkaktır ve bu nedenle bozulmuş ekosistemlerin tekrar rehabilite edilmesi ve
eski haline getirilmesi gereklidir. Burada temel amaç bozulmuş ekosistemleri,
tekrar eski fonksiyonlarını yapar hale getirmektir. Ancak, bazı durumlarda
bozulmuş ekosistemleri tabii haline getirmek mümkün olmayabilir. Bu gibi
durumlarda tabii haline en yakın duruma getirmek için gerekli müdahaleler
yapılır. Madde ile, tahrip olan ve bozulmuş ekosistemlerin iyileştirilmesi için
gerekli tedbirlerin ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte Çevre ve Orman
Bakanlığınca alınacağı hüküm altına alınmıştır.
Maddede
aynı zamanda, bozulmuş ekosistemlerin iyileştirilmesinin yanı sıra tabii bir
ekosistemde yapılacak faaliyetler sonucu oluşabilecek değişimlerin izlenmesi ve
gerekli tedbirlerin alınması amacıyla ekolojik etki değerlendirme raporunu esas
alan bir düzenleme öngörülmüştür. Ekosistemlerin devamlılığını sağlayabilmek
açısından ekolojik etki değerlendirme raporunda yer alan taahhütlere uyulmadığı
takdirde faaliyetin durdurulmasını sağlamak üzere hüküm getirilmektedir.
MADDE 23- Madde ile, ülkemizin sahip olduğu
biyolojik çeşitliliğin belirlenmesi, izlenmesi, incelenmesi, araştırılması ve
gözlemlemeye yönelik faaliyetlerin ve bunlara ilişkin izinlerin düzenlenmesi,
denetlenmesi ve tabiattan biyolojik materyal toplanması, bu faaliyetler
sırasında biyolojik çeşitliliğin zarar görmesini engellemek amacıyla, Çevre ve
Orman Bakanlığının izni ve denetimine tabi tutulmuştur. Madde ile ayrıca,
biyolojik çeşitlilikle ilgili yapılacak olan araştırmalara destek sağlanmasına
imkan tanınmıştır.
MADDE 24- Madde ile, özel olarak korunan
yabani hayvan türleri ve parçaları ile göçmen türlere karşı yapılması
yasaklanan faaliyetler düzenlenmiştir. Düzenlemenin temel dayanağı Kuş ve
Habitat Direktifleri ile Bern Sözleşmesidir. Özel olarak korunan yabani hayvan
türleri, anılan Direktifler ve Sözleşme kapsamında korunması öngörülen türler
esas alınarak Çevre ve Orman Bakanlığınca belirlenecektir. Direktiflerin ek
listelerinde yer alan türlerden ülkemizde bulunanlar olduğu gibi AB’ye üye
olduktan sonra Direktiflerin eklerine dâhil edilmesi gereken türler de olabilecektir.
Göçmen kuşların korunması ise
hassas bir konudur. Bu türler, belli bir yere bağlı olarak yaşamadıkları için,
habitatları da mutlaka birden fazla alanı kapsamaktadır. Bu türlerin
habitatları yılın bütün zamanlarında bu türler tarafından kullanılmadığı için,
bu alanların tahrip edilmesi ve yok olması çok daha kolay olmakta ve
korunmaları ayrı bir önem taşımaktadır. Bu nedenle, maddede göçmen türlerle
ilgili koruma tedbirlerinin alınması da öngörülmüştür. Düzenleme Bern
Konvansiyonunun 10 uncu maddesinin ve Kuş Direktifinin 4 üncü maddesinin iç
hukukumuza uyarlanması olup göçmen türlerle ilgili hükümleri içermektedir.
Bazı hallerde, genellikle tüm
kamuoyunu ilgilendiren durumlarda ve toplumu belli risklerden korumak amacıyla,
koruma altında olsa dahi bazı hayvan türlerine karşı belli faaliyetlere izin
verilmelidir. Önceden öngörülemeyen hususların izin kapsamı dışında
kalabileceği endişesiyle madde metninde düzenlenme yapılmamış ve izinli
faaliyetlerin yönetmelikle belirlenmesi benimsenmiştir.
MADDE 25- Madde ile, özel olarak korunan
yabani bitki türleri veya parçaları üzerinde yapılması yasaklanan faaliyetler
düzenlenmiştir. Düzenlemenin temel dayanağı Kuş ve Habitat Direktifleridir.
Özel olarak korunan yabani bitki türleri, anılan Direktifler kapsamında
korunması öngörülen türler esas alınarak Çevre ve Orman Bakanlığınca
belirlenecektir. 24 üncü maddede olduğu gibi burada da Direktiflerin ek
listelerinde yer alan türlerden ülkemizde bulunanlar olduğu gibi AB’ye üye
olduktan sonra Direktiflerin eklerine dâhil edilmesi gereken türler de
olabilecektir. Bu nedenle türlerin Çevre ve Orman Bakanlığınca belirlenmesi
esas alınmıştır.
Özel olarak korunan yabani bitki
türleri veya parçaları üzerinde izinli faaliyetler yönetmelikle
belirlenecektir.
MADDE 26- Biyolojik çeşitliliğin izlenmesi
ve elde edilen verilerin veri tabanında toplanması, biyolojik çeşitlilik
değerlerinin korunması ve etkin yönetilmesi açısından oldukça önemlidir.
Biyolojik çeşitliliğe ait verilerin tüm toplum kesimleri tarafından elde edilebilmesi
ve gerektiğinde kullanılabilmesi de gerekmektedir. Mevcut uygulamada, böyle bir
zorunluluk olmaması nedeniyle, toplumun büyük bir kesimi tabiat ve biyolojik
çeşitlilikle ilgili bilgi ve verilere ulaşamamakta ve hatta böyle bir verinin
olup olmadığından haberi dahi olmamaktadır. Ancak, bazı hallerde bazı
bilgilerin kamuoyu ile paylaşılması bu değerlerin korunması açısından zararlı
da olabilmektedir. Bu gibi hallerde, Çevre ve Orman Bakanlığının bu bilgileri
yayınlamama hakkına sahip olması gerekmektedir. Bu nedenle, bilgi ağı oluşturma
ve izleme sistemi kurma görevi,
tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin korunmasında ana kurum olan Çevre ve Orman
Bakanlığına verilmiştir.
Ülkemizde, birçok biyolojik
çeşitlilik unsuru farklı kurumlar tarafından belli dereceye kadar izlenmekte
olup, bu kurumların elinde, birçok belge, bilgi ve doküman bulunmaktadır.
İzlenen bir unsurun tekrardan izlenmesinin önüne geçilmesi, izlemenin tek elde
toplanması ve daha ekonomik ve etkin bir izleme görevinin yerine getirilmesi
açısından önemlidir. Madde ile, Çevre ve Orman Bakanlığı, biyolojik çeşitlilik
unsurlarının izlenmesini yapmak veya yaptırmakla görevli kılınmıştır.
Burada
hangi unsurların izleneceği oldukça önemlidir. Tabiatın ve biyolojik
çeşitliliğin hangi unsurlarının izleneceğinin kanunda yer alması daha doğru ve
isabetli bir izleme işlevinin yerine getirilmesi ve istenen sonuçların elde
edilmesi açısından oldukça önemli olmasına karşın, çerçeve kanun niteliğinde
olan bu Kanunda ayrıntılara yer verilmemiş olup gerektiğinde yönetmelikle
düzenlemeye gidilmesi uygun görülmüştür.
MADDE 27- Tabiatın ve biyolojik
çeşitliliğin korunması yollarından biri de koruma faaliyetlerini
desteklemektir. Madde ile, özellikle, bilimsel ve teknik eğitim programlarının
uygulanmasını ve projeler geliştirerek tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin
korunmasına yardımcı olan gerçek ve tüzelkişilere destek verilmesini sağlamak
için düzenlenme yapılmıştır. Maddede söz konusu olan yatırımlar çevrenin
korunması ve kirliliğin önlenmesine yönelik gerçekleştirilecek olan
faaliyetleri kapsar.
MADDE 28- Maddede biyolojik çeşitlilik
koruma gelir kaynaklarının neler olacağı belirtilmiştir.
MADDE 29- Tabiatın ve biyolojik
çeşitliliğin korunmasının en temel bileşenlerinden biri de yöre halkının
kalkındırılmasıdır. Diğer bir deyişle,
fakirliğin olduğu yerde tabiatı koruma işlevinin yerine getirilmesinin oldukça
zor olması nedeniyle, bu toplum kesiminin kalkındırılması için gerekli
tedbirlerin alınabilmesi gerekir. Bu tedbirlerden birisi de, o yörede bulunan
tabii kaynaklardan elde edilen gelirlerin belli oranda bu insanların
kalkınmasında kullanılmasının sağlanmasıdır. Madde ile, korunan alanlardan elde
edilen gelirlerin belli oranda yine bu alanlarda yaşayan yöre halkının
kalkındırılmasında kullanılması için düzenlenme yapılmıştır.
MADDE 30- Maddede,
Kanun hükümlerine aykırı hareket edenlere uygulanacak idari yaptırımlar
belirlenmiştir.
MADDE 31- Koruma alanlarında ve korunan
alanlarda tabiatı ve biyolojik çeşitliliği tahrip edenlere tazmin yükümlülüğü
getirilmiştir.
MADDE 32- Korunan
alanlar sahip olduğu değerler açısından turizm potansiyeli taşıyan alanlardır.
Bugün birçok korunan alanın içerisinde başta milli parklar olmak üzere turizm
merkezleri yer almaktadır. Turizmin geliştirilmesi için yapılacak yatırımlar ve
uygulamalar Kanunun temel ilkeleri ile uyumlu olabileceği gibi koruma
amaçlarına aykırı da olabilmektedir.
Koruma amacına uymayan bir hususun uygulanması beklenmeyen sonuçlar
doğurabilir. Bu nedenle madde ile, bu alanların korunan alanlarla
çakışması durumunda Bakanlığın uygun görüşü alınması şartıyla Kültür ve Turizm
Bakanlığınca bu Kanun hükümleri uygulanacaktır.
MADDE 33- Ülkemiz kaynaklarının korunması
amacıyla özel statü verilerek koruma altına alınan korunan alanlar için günümüz
koşullarına uygun, uluslararası sözleşmeler ve taahhütlerimiz de dikkate
alınarak düzenlemeler getirilmiştir. Diğer kanunlar uyarınca yapılan ve korunan
alanları da kapsayan plan ve projelerin Kanunun temel ilkelerine aykırılık
teşkil etmemesi için madde ile diğer kanunların plan onama yetkisini düzenleyen
hükümlerinin uygulanmaması öngörülmüştür.
MADDE 34- Ülkemizin
sahip olduğu biyolojik çeşitlilik değerlerini merkezden tek elden yönetmek ve
denetlemek mümkün olamamaktadır. Tür ve habitatların korunması için öyle
alanlar vardır ki en yakın il merkezinden birkaç saatte ulaşılabilmektedir. Bu
durum koruma ve denetim çalışmalarının aksamasına neden olmaktadır. Bazı
durumlar ise sürekli alanda bulunmayı gerektirmektedir. Madde ile; korumada
etkinlik sağlanması amacıyla tür ve habitatların korunması için gerektiğinde
işletme yetkisinin Çevre ve Orman Bakanlığınca, talepte bulunmaları halinde il
özel idarelerine, belediyelere, Kanunun amacına uygun faaliyetleri yürütmek
üzere kurulan vakıf veya derneklere Çevre ve Orman Bakanının onayı ile
devredilebilmesine imkan sağlanmıştır.
MADDE 35- Madde
ile, Kanunun uygulanmasına ilişkin
yönetmeliklerin üç yıl içerisinde Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından
hazırlanarak yürürlüğe konulması öngörülmüştür.
MADDE 36- Madde ile, getirilen yeni
hükümler doğrultusunda ihtiyaç duyulan diğer kanunlarda değişiklik yapılmıştır.
MADDE 37- Madde ile, getirilen yeni
hükümlerle çelişen diğer kanun maddeleri yürürlükten kaldırılmış ve diğer
mevzuatta yürürlükten kaldırılan 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu ve 2863
sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun doğal sitlerle ilgili
hükümlerine yapılan atıflara ilişkin düzenleme yapılarak hukuki boşluk
doğmaması sağlanmıştır.
GEÇİCİ MADDE 1- Kanun yürürlüğe girdiğinde, önce
ilgili kanunlarla koruma altına alınmış ve koruma statüsü almış alanların
yeniden değerlendirilmesi uygun olacaktır. Geçiş sürecinde bu alanların daha
iyi korunması ve koruma statülerinin belirsiz kalmaması için, her bir alana bir
statü tayin edilmiştir. Madde, mevcut tabiat ve biyolojik çeşitlilik kavramları
ve statülerinin durumunu belirtmek için düzenlenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 2- 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunundaki doğal veya tabii sitler ve tabiat varlıkları
tanım ve kapsam olarak aynı zamanda Kanunda tanımlanmış statülerle
örtüştüğünden ve tabiat varlıklarının korunması, planlanması, işletilmesi veya
işlettirilmesi gibi faaliyetlerin tek elden yürütülmesi için bu alanlardan
statülü alanlarla tamamen veya kısmen örtüşenler ile bu statüler dışında kalan
doğal veya tabii sit alanlarının nasıl değerlendirileceğine ilişkin düzenleme
yapılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 3- Kanunun yürürlüğe girmesi ile doğal veya tabii sit olarak tescil
ve ilan edilmiş olan alanlar ve tabiat varlıkları ile ilgili her türlü tasarruf
Çevre ve Orman Bakanlığına geçeceği için bu alanlarla ilgili her türlü
dokümanın Çevre ve Orman Bakanlığına devrinin sağlanması gerekmektedir. Madde
ile; bu yönde düzenleme yapılmış ve devredilecek dokümanların çok ve ayrı ayrı
bölgelerde olması nedeniyle devir işlemlerinin kısa sürede tamamlanmasının
mümkün olamayacağı gözönünde bulundurularak devir için üç yıllık bir süre öngörülmüştür.
GEÇİCİ MADDE 4- Özel olarak korunması gereken ve maddede sınıfları tanımlanan türlerin
korunmasına öncelik verilmiş olup, kurallara uymayanlara idari para cezaları
öngörülmüştür. Madde ile, Kanun yürürlüğe girmeden önce bu türleri
bulunduranlara bir yıl içerisinde bildirimde bulunmaları halinde ceza
uygulanmayacağı öngörülmüştür.
MADDE 38- Yürürlük maddesidir.
MADDE 39- Yürütme maddesidir.
0 Yorumlar